"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ev sahibi kim?

Rafet Özcan
07 Eylül 2025, Pazar
Hayatı da, rızkı da veren Allah'tır. Yeter ki biz, kendi vazifemizi bilelim.

Ama gaflete düşen insan, kendi vazifesini unutur, Allah'ın vazifesiyle meşgul olmaya kalkışır. İnsan, kolay olan kulluk görevini terk eder; güçsüz kalbiyle, ağır olan ilâhî idare vazifesinin altına girmeye çalışır, sonunda altında ezilir. Huzurunu kaybeder, günahkârların, nankörlerin safına katılır.

İnsan bir askerdir. Askerin görevi; talim, cihad, vatan ve dinini korumaktır. Devletin görevi ise, askere erzak, elbise, silâh temin etmektir. Eğer bir asker, kendi görevini bırakır da erzak peşine düşerse; hem hain sayılır, hem ceza görür.

İşte insanın da Allah'a karşı vazifesi, kulluk etmektir. Büyük günahlardan sakınmak, nefis ve şeytanla mücadele etmek de onun cihadıdır. Hayatını ve ailesini geçindirmek ise Allah'ın vazifesidir. Hayatı veren Allah, elbette o hayatın levazımatını da verir. Elbette bu nimetler, çalışmamıza bir bahane olsun, boş kalmayalım diye zahiren bizim aracılığımızla gelir. Tıpkı devletin, erzakı asker için hazırlayıp, bazı işleri yine askere yaptırması gibi…

Ey insan! Sen anne karnında aciz bir bebekken, seni en güzel rızıklarla besleyen Allah; hayatta kaldığın sürece de seni rızıksız bırakmaz.

Özetle, Allah’ın işine karışıp kendi vazifeni unutma. Nankörler defterine yazılmak istemiyorsan, Rabbine güvenmeyi bil.

*

Bir fıkra… 

Bir zamanlar padişah ve sadrazam, köylü kılığında dolaşmaya çıkmışlar. Yolda bir çobana rastlamışlar. Çoban, uzaktan bu iki kişinin padişah ve sadrazam olduğunu anlamış. Hemen bir kuzusunu kesip, güzelce pişirip ikram etmiş.

Padişah, şaşkınlıkla sormuş: “Neden bizim için kuzunu kestin?”

Çoban gayet sakin cevaplamış: “Ev sahibinin işine karışılmaz!”

Hatta sözünü pekiştirmek için, padişaha bir tokat atmış. Padişah çok sinirlenmiş ama iyi kalpli olduğu için çobana zarar vermemiş.

Saraya döndüklerinde padişah ve sadrazam, “Bu çobandan nasıl intikam alırız?” diye düşünmeye başlamışlar. Sadrazam akıllıca bir plan önermiş: “Çobanı saraya çağıralım. Yemek yeriz. Sonra siz tabakları kırarsınız. O da şaşırır. Siz de, “Ev sahibinin işine karışılmaz” deyip ona da bir tokat atarsınız.

Plan yapılır. Çoban saraya davet edilir. Yemek biter, padişah tabakları kırmaya başlar. Ama çoban hiç ses etmez.

Sadrazam, şaşkınlıkla: “Padişaha bak, tabakları kırıyor, ne ayıp!” deyince, çoban hiç gecikmeden: “Ev sahibinin işine karışılmaz!” diyerek sadrazama güzel bir tokat indirir.

Sonuç? Hem padişah, hem sadrazam çobanın dersiyle mahcup olurlar. Demek ki, ev sahibinin işine karışılmaz. Dünyada da misafir olduğumuza göre, malın mülkün asıl sahibi olan Allah’ın işine de karışmamalıyız.

Okunma Sayısı: 299
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı