Hürriyetler ve ekonomik sıkıntılar yavaş yavaş giderilmeye çalışılmıştı. “İhtilâl hazırlıklarına ne zaman başladınız?“ sorusuna, o gün ki ihtilâlci lider, gazeteciye “ezanın eski şekli ile okunması ile başladık” cevabını vermişti..

Demokratların ilk icraatlarından biri, ezanın olması gereken şekli ile okunması olmuştu. Meclisteki oylamada ezanın aslî şekli ile okunmasına CHP milletvekilleri de olumlu oy vermişlerdi.

On yıl süren Demokrat Parti’nin icraatları halkın ekseri tarafından müsbet olarak karşılanmıştı. Dini serbestiyet ve hürriyetler genişlemiş, halkın refah seviyesi yükselmeye başlamıştı. Bu gidişat “perde altındaki bazı kuvvetler” tarafından uygun bulunmuyordu.

Risale-i Nurlar bu hürriyet ortamında yeni harfler ile basılmış, Nurlar, hem ülke sathında, hem de ülke dışında alâka ile takip ediliyordu.

Bediüzzaman Hazretleri, Demokrat Parti’ye desteğini hem yazdığı lâhikalarla, hem dile rey vererek dile getiriyordu. Bu açıktan desteği bazıları tarafından kıskançlık veya hazımsızlık ile karşılanıyordu.

Merhum Adnan Menderes’i “İslâm kahramanı” olarak tasvir ve tarif ediyor, duâları ile Demokratları destekliyordu..

On yıl süren bu Demokratlar’ın iktidarı gittikçe halkımız tarafından seviliyor, takdir ediliyordu. “Perde altındaki gizli kuvvet” sonunda ırkçıları da yanına alıp, Demokrat Parti’yi alaşağı ettiler.

Ülkemizin üzerine kara bulutlar o zaman çökmüştü. Üstadın vefatından iki ay sonra 27 Mayıs darbesi yapılmıştı. Hem ülkemiz, hem de ehl-i imanın sıkıntıları tekrar başlamıştı..

Menderes ve iki güzide arkadaşı dar ağacında can vermiş, Demokratlar’ın bir kısmı hapishanede vefat etmiş ve hapis hayatı yaşamışlardı. 27 Mayıs yıllarca bayram olarak kutlanmış, 

Mevcut iktidarın, her vesileyle Demokratlar’ı istismar etmeleri, adeta hakikatlerin tersyüz olması manasını taşır.

“İnşallah, o Demokratlar, istibdad-ı mutlak’ı kaldırıp, hürriyet-i şer’iyeye vesile olacaklardır” sözüne bütün ruh’u canımızla inanıyoruz.