Bazı insanî değerler vardır ki, varlıklarının olduğundan haberdar olmak, olduklarını görmekten daha önemlidir.
Ahbaplık, dostluk bunlardan birisidir. İnsan dostlarıyla, ahbapları ile vardır. Kendi kimliğini, şahsiyetini ve başkalarının; vücudî, fiilî ve amelî varlıklarını dostlarıyla ahbaplarıyla ve onların yaptığı işlerle tanır, bilir ve kabullenir.
Ahbaplıkta, dostlukta en önemli olmaması lazım gelen şey menfaattir. Hani büyük Üstad Bediüzzaman boşuna söylememiş; “menfaat üzerine dönen siyaset canavardır.”
Siyaset kelimesi yalnızca politik manalar için ifade edilip düşünülmemelidir. Sosyal /içtimaî hayatın her alanında ve menfaatin söz konusu olduğu her şartta siyaset ilminin dalları budakları muhakkak vardır.
En önemli dostluk ve ahbaplık ise Kur’an’ın, imanın ve İslam’ın emirleri ve istekleri doğrultusundaki uhrevî özelliği, güzelliği olan, tesanüd ve ihlasla vücut bulanlardır.
Koca dünyayı bir küçük menfaatine ve metaına değişenler olduğu gibi koca dünyanın tamamının menfaatini ve metaını ahiretlik, uhrevî bağı olan hiçbir şeyi değişmeyen ve değer vermeyenler de vardır.
Öyle dostluklar olmalı ki düşmanlar bile; fazilet ve güzelliğinden dolayı o dostluklara özenebilmelidirler.
Hakiki ve samimi hiçbir dostluğun sonu hüsranla acı ile bitmez. Daima, gerçek manada hakiki ve güzel manalar o dostlukları süsler, yükseltir ve kıymetlendirir.
Amiyane tabirle yalancı dünyanın, yalancı güzellikleri, geçici menfaatleri ve fani neticeleri için hiç kimse Allah için tesis edilen ahbaplardan, dostluklardan kopmamalıdır, kaçmamalıdır.
Dost dost diye nicesine sarıldım, cümlesini söylettiren değil; hakiki dostu ve menfaati gösteren; bu dünya öyle bir meta değil ki bir nizaa deysin, cümlelerine takılıp kalmak lazımdır
Allah için seven ve sevilen olmak lazım geldiği gibi Allah için dostluk, ahbaplık yapan olmak lazım geliyor.