"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Elimizden çıkmadan

Rifat OKYAY
11 Aralık 2019, Çarşamba 00:01
Hariçten bir müdahele olmadan, ilgimizi ve dikkatimizi bir şey çekmeden; üzerimizdeki ve etrafımızdaki nimetleri görmez, göremez ve duyamaz, hissedemez olduk.

Vücud nimetimiz, rızık nimetimiz ve hayattar olmanın en büyük alâmeti sıhhat nimetimiz. İç içe girmiş nimetlerin arasında yaşarken nimetleri görmemek, duymamak, fark etmemek büyük bir nimetsizliktir.

Sanki vücudumuz bizim gafletli hallerimizi de, hastalıklı hallerimizi de, rızıksız hallerimizi de taşımaya, çekmeye, götürmeye mecburmuş gibi davranıyoruz. Halbuki bu vücud nimeti her şeyden evvel yaratıcısına, nimetlendirici ve hayat vericisine; sonsuz bir şükür ve hamd ister. Bunları unutmak ve gaflet içerisinde görmemek, yaratılış gayelerine uymayacak şekilde davranmak varlık âleminde olmamak, vücud nimetini hiç kabul etmemek demektir. 

Evet, hem vücudumuzu göreceğiz hem de gördüğümüzü hamd, şükür ve taatle Yaradanımıza bildireceğiz. Aklı başında bir insan bu nimetin hakkını muhakkak veren insandır.

Sanki rızıklar bizi biliyorlar, bizim faydalanmamız için mecburlarmış gibi davranarak; vücudumuz kendileri için lâzım olan her türlü rızkı biliyormuş gibi davranmak ancak ve ancak rızkı felsefenin, tabiatın ve küfrün elinde manasızlaştırır. Bir büyük sonsuz nimet iken; fani küçük bir nikmete çevirir. Gerçek manada rızkı ve rızkı vereni bilmek en önemli bir rızıktır. Rızkı veren Rabbülâlemin bilinmiyorsa insana isabet eden rızık namına ne kadar şey varsa insan için faydasız, beyhude, nafile ve fuzulî ve boştur. Allah’ın sonsuz hikmetler taktığı rızkı esas manasıyla, hakikatıyla anlamak ve bu rızkın gerçekten tahmidini, tesbihini, şükrünü ve hamdini yapabilmek için rızkın ta kendisidir, aslı ve esasıdır.

Hayat nimetimiz içerisindeki vücud, rızık dairelerini iç içe geçmiş bir şekilde tamamlayan üçüncü daire ise sıhhat dairesidir. Bir bakıma çalışan, hareket eden ve müsbeti ifade eden hayatın içerisindeki sıhhattir. Herşey aslında sıhhatli haliyle tanınır ve bilinir. 

Sıhhatsiz ve bozuk, eksik şeyler sıhhate nisbet edilerek anlatılmaya çalışılır. Eğer sıhhat olmazsa; Yaradanımız, rızıklar, vücud nimetleri de; ne bilinir, ne tanınır ve ne de ifade edilebilir. En önemli bir unsur hayatın içerisinde varlığımızı ispat eden sıhhat nimetini bilmek, anlamak ve bunun şükür, hamd ve zikri içerisinde olabilmektir.

Demek ki, nimetler; nimetsizlik olmadan, kesilmeden, inkıtaya uğramadan bilinmeli, tanınmalı ve hakikî şükrü, hamdi yapılabilmelidir. Vücud, rızık ve sıhhat nimetlerinde kendi liyakatimizle eksiklikler, noksanlıklar ve faydasızlıklar olduktan sonra feveran etmenin, ah ü figan etmenin ve şikâyet etmenin zarardan başka faydası yoktur. Bize düşen Rabbimizin takdir ettiği vücud, rızık ve sıhhate inkiyadla sonsuz şükür, hamd ve teşekkür etmek olmalıdır.

Okunma Sayısı: 1525
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı