"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hizmetimiz, dünya işlerine alet edilemez

Risale-i Nur'dan
28 Kasım 2019, Perşembe 00:04
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Evvelen, garip bir münazara-i nefsiyemi, bana mahsus iken, berâ-yı malûmat size yazmak hatırıma geldi. 

Şöyle ki: Başım üstündeki sizce malûm levha nefsimi tam susturduğu halde, bu gece nefs-i emmarenin silâhını daha musırrâne istimal eden kör hissiyatım, damarlarıma tam dokundurup, tesemmüm ve hastalıktan gelen ziyade teessür ve hassasiyet ve şeytandan gelen ilkaat ve fıtrî hubb-u hayattan gelen acib bir haletle, o ikinci nefs-i emmare hükmünde olan kör hissiyat, benim vefat ihtimalinden şiddetli bir me’yusiyet ve teellüm ve kuvvetli bir hırs ve zevk ve lezzetle kalp ve ruhuma tam ilişti.

“Ne için istirahat-i hayatına çalışmıyorsun, belki reddediyorsun? Ve gayet zevkli ve masumâne lezzetli bir hayat ve bir ömür kendine Nur dairesinde aramıyorsun ve ölmeye karar verip razı oluyorsun?” dedi ve dediler. 

Birden gayet kuvvetli iki hakikat, o ikinci nefs-i emmareyi şeytanla beraber susturdu.

Birincisi: Madem Risale-i Nur’un vazife-i kudsiye-i imaniyesi benim ölümümle daha ziyade hâlisâne inkişaf edecek ve hiçbir cihetle dünya işlerine ve benlik ve enaniyete vesilelikle ittiham edilmeyecek ve rekabeti tahrik eden hayat-ı şahsiyemi bulmadığı için daha mükemmel ve ihlâs ile o vazife devam edecek. Hem ben dünyada kaldıkça gerçi bir derece yardımım olabilir; fakat âdî şahsiyetimin ehemmiyetli rakipleri, münekkitleri, o şahsiyeti ittiham edebilir ve Risale-i Nur’a ihlâssızlıkla ilişebilir ve bir derece çekinir, çekindirir. Hem bir derece bekçilik yapan bir şahsiyetin yatmasıyla, o daire-i nuraniyedeki bütün ehl-i gayret müteyakkız davranır. Bir nöbettar yerine, binler bekçi çıkar. Elbette ölüm gelse, “Baş üstüne geldin” demek gerektir.

Hem madem Nur Şakirdlerinden çokları hem malını, hem istirahatini, hem dünya zevklerini, hem lüzum olsa hayatını Nur’un hizmetinde feda ediyorlar. Sen, ey nefsim, neden fedakârlıkta en geri kalmak istersin?

Hem kat’iyen bil ki: Çok bîçarelerin hayat-ı bâkiyelerini Nurlar’la kurtarmak hizmetinde, fânî ve zahmetli ihtiyarlık hayatını memnuniyetle bırakmaya lüzum olsa veya vakti gelse, razı olmak gayet lezzetli bir şereftir.

Emirdağ Lâhikası, mektup no: 148, s. 234

LÛ­GAT­ÇE:

enaniyet: Benlik; kendini beğenme, kibir, gurur.

hayat-ı bâkiye: Bâkî olan, sonsuz hayat, ahiret hayatı.

hubb-u hayat: Hayat sevgisi, yaşama sevgisi.

ilkaat: Zararlı sözlerle zihin çevirme, aklı çelme.

inkişaf: Ortaya çıkma, gelişme.

musırrâne: Israrla, ısrarlı bir şekilde.

münazara-i nefsiye: Nefisle olan fikir çekişmesi, nefisle tartışma. 

münekkit: Tenkit eden, eleştiren.

nefs-i emmare: İnsana kötü ve günah işlerin yapılmasını emreden; Kur’ân’la, imanla terbiye edilmemiş nefis.

tesemmüm: Zehirlenme.

vazife-i kudsiye-i imaniye: İmana ait kudsî vazife.

Okunma Sayısı: 1918
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı