"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsanın “eşref-i mahlûkat” ünvanı almasının sırrı

Risale-i Nur'dan
06 Ekim 2019, Pazar
İnsan, küre-i arzda istediği gibi tasarruf eden bir halifedir. Hatta sema-i dünyada dahi aklıyla çalışıyor ve küçüklüğüyle, zaafiyetiyle beraber, harika tasarrufat-ı acîbesiyle, eşref-i mahlûkat ünvanını almıştır.

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Vücud nev’inde tezâhum yoktur. Yani pek çok âlemler, haller, vücud sahnesinde içtima eder, birleşirler.

Meselâ: Gece zamanı, duvarları camdan olan ve elektrik yanan bir odaya girdiğin vakit, âlem-i misale bir pencere hükmünde olan camlarda pek çok menzilleri, odaları göreceksin.

Sâniyen: Odada otururken, kemal-i sühuletle o misalî odalarda her çeşit tebdil, tağyir, tasarruf edebilirsin.

Sâlisen: Odadaki elektrik, elektrik misallerinin en uzağına, en yakındır; çünkü o misalî misallerin kayyumu odur.

Rabian: Bu maddî vücudun bir habbesi, bir parçası, o misalî vücudun bir âlemini içine alabilir.

Bu dört hüküm, Vâcib ile âlem-i mümkinat arasında da cârîdir. 

Çünkü mümkinatın vücudu, Vâcib’in nurundan bir gölge olduğu cihetle, vehmî bir mertebededir; Vâcib’in emriyle vücud-u hâriciyeye girer, sabit ve müstakar kalır.

Demek, mümkinatın vücudu, bizzat hakikî bir vücud-u hâricî olmadığı gibi, vehmî veya zâil bir zıll de değildir, ancak Vâcibü’l-Vücud’un icadıyla bir vücuddur.

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

Bu güzel âlemin bir Mâlik’i bulunmaması muhal olduğu gibi; Kendisini insanlara bildirip tarif etmemesi de muhaldir. Çünkü insan, Mâlik’in kemalâtına delâlet eden âlemin hüsnünü görüyor; ve kendisine beşik olarak yaratılan küre-i arzda istediği gibi tasarruf eden bir halifedir. 

Hatta sema-i dünyada dahi aklıyla çalışıyor ve küçüklüğüyle, zaafiyetiyle beraber, harika tasarrufat-ı acîbesiyle, eşref-i mahlûkat ünvanını almıştır. 

Ve elinde cüz-î ihtiyârî bulunduğundan, bütün esbab içerisinde en geniş bir salâhiyet sahibidir. 

Binaenaleyh, Mâlik-i Hakikî’nin rusül vasıtasıyla böyle yüksek, fakat gafil abdlerine Kendisini bildirip tarif etmesi zarurîdir ki, o Mâlik’in evâmirine ve marziyatına vâkıf olsunlar.

İ’lem Eyyühe’l-Aziz!

İnsanın vehim, farz, hayal duygularına varıncaya kadar bütün hassaları bilâhare rücû edip, bi’l-ittifak hakka iltica ettiklerini ve bâtıla hiçbir ihtimal ve imkânın kalmadığını ve kâinatın ancak ve ancak Kur’ân’ın izah ettiği şekilde bulunduğunu gördüm.

Mesnevî-i Nuriye, Habbe, s. 153-154

LÛ­GAT­ÇE:

abd: Kul.

cüz-i ihtiyârî: Cüz’î irade, az bir tercih ve tasarruf yetisi.

delâlet: İşaret.

esbab: Sebepler.

eşref-i mahlûkat: Yaratılmışların en şereflisi.

evâmir: Emirler, buyruklar.

hassa: Özellik, nitelik.

hüsün: Güzellik.

kemal-i sühulet: Tam bir kolaylık.

küre-i arz: Dünya, yeryüzü.

mümkinat: Yaratılanlar, mümkün olanlar, imkân dâhilindekiler.

müstakar: İstikrarlı, yerleşik.

rücû: Dönme, geri dönme.

sema-i dünya: Dünyanın seması, gökyüzü.

tağyir: Başkalaştırma, değiştirme.

tebdil: Değiştirme, dönüştürme.

tezâhum: Birbirine sıkıntı verme, birbirine zahmet verme..

vücud-u hâricî: Hâricî vücud, varlığı ortaya çıkan, dışarıda varlığı bilinen.

zâil: Sona eren, yok olan.

zıll: Gölge.

Okunma Sayısı: 3064
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı