Paylaşmak; haddizatında ne iyidir, ne kötüdür. İyi veya kötü olan neyin, neden, ne kadar paylaşıldığıdır. ‘Paylaşmayacaksın’ demek de bu potansiyele bir doğru mecra kazandırmıyor.
İnsan düşüncesini, üretimini, tefekkürünü, gözlemlerini, derslerini, hatıralarını paylaşmak ister. Burada önemli olan, paylaşımın meşrî sınırlarına itinadır. Bu paylaşma duygusu insan iradesinden doğru bir mecra bekler. İşte buradaki imtihan, iradeyi yönetme biçimidir.
Aslolan insanın neyi, neden paylaştığıdır. Niyet faktörü paylaşan ve paylaşılan taraflar için önem arz eder. Niyet, yapılan işin mahiyetini belirler.
İletişim kurmanın, yardımlaşmanın, paylaşmanın, güzel ve doğru şeyleri yaymanın, uyarmanın, zararlara dikkat çekmenin ve bir bütün halinde eğitim araçlarını doğru ve etkin kullanmalıdır insan. Araçlar, amaca hizmet eder.
Her fikir teknolojik araçlara ihtiyaç duyar. Tanınmak ve yayılmak için bu bir gerekliliktir. Tahrip kolay, tamir zor olduğundan tamir kolaylaştırıcı araçlara daha çok ihtiyaç duyar. Radyo örneğinde olduğu gibi, radyoyu kullanmamak değil, radyo aracılığı ile hava zerrelerine ne yüklenip gönderildiği önemlidir. Ayrıca radyo ile keyifli hevesatın beşten bir olarak belirlenmesi de radyo ve benzerlerinin nasıl kullanılacağına bir işarettir denilebilir.
Evet, su-i misal misal olmaz. Hep kötüyü nazara sunmak, iyi ve güzeli gölgede bırakır. Kötüyü görmemek değil; kötüyü iyi ile def etmek esastır.
Helâl dairesi, imkânları anlamlı hale getirir. Bütünü elde edilemeyeni, bütün bütün terk etmemek, bir iyileş(tir)me kaidesidir.
Avucunun içinde, düşüncesini dünyaya ulaştırmanın bir aracı olan insanın, bu aracı kullanmaması değil; meşrû şekilde nasıl kullanılacağının sınırlarını bilmesi ve ona göre kullanması önerilendir.
Milyarlarca insanın bu paylaşım ağının içinde olduğu düşünüldüğünde, paylaşım meselesinin çok daha önemli olduğu anlaşılır. Herkes heybesindekini satma peşindedir. Kaliteli malı olan için bu zemin çok kıymetli bir pazardır. Bir o kadar da profesyonel pazarlamacılara ihtiyaç vardır.
Evet, bu kaygan zeminde durmak zor bir imtihandır; ama dâvâ sahipleri için bu kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Meseleye böyle de bakılabilir.