Eskiden ‘yalancının mumu yatsıya kadar’ derlerdi.
Bence pek çok atasözü ve deyimlerimizde olduğu gibi bu atasözünde de bir zemin kayması yaşanıyor diye düşünüyorum.
Çağa göre yalanlar da yalancılar da değişiyor, hatta yalancıların taktikleri de. Bundandır ki, yalanların uzun süre yaşaması da son zamanlarda çok görülen bir durum. Artık uzun ömürlü yalanlar gündemde.
Yatsıya kadar değil, yalan söylenen kişinin, kişilerin gafletten uyanmalarına veya uyanamamalarına kadar sürüp giden bir şey bu.
Adam milletin gözlerinin içine baka baka yalan söylüyor ve bu yalanı da destekleyen başka başka yalancılar türüyor, ama hiç istifini bozmadan, yüzü kızarmadan, yani utanmadan, sıkılmadan yeni yeni yalanlar üretmeye, türetmeye ve bu yalanları satmaya devam ediyor.
Kötü ki, alıcı da buluyor.
Mesele bu yalanı üreten ve satan değil. Asıl mesele, bu yalanları satın alanlar, dinleyenler, bir daha kananlar, aldatıldık denildiği halde yine, yeni yeni aldatılmayı göze alanlardır.
Yani uyanık olmayan bir insanı, toplumu elbette çarpmak isteyenler, çarpanlar, yalanlarla dolanlarla işini yürütenler hep var olacaktır.
Birileri de yalancının mumunun yatsıda söneceğini bekleyecektir.
Allah kullarına akıl vermiştir. Bu akıl denen nimet de, faydalıyı zararlıdan, yalancıyı doğrudan ayırmak içindir. Bu yapılmadığı sürece, yalanlarla dolanlarla işlerini yürütenler hep var olacaktır.
Bir insan, bir toplum bir değil, beş değil, on değil sürekli aldatılıyorsa, yani bir delikten on kez sokuluyorsa, orada yanıltanlar, yalan söyleyenler kadar, yalanlarla kandırılmaya alışan insanları da gündem yapmak gerekir. Aklını işletmeyenler elbette akıldışı muamelelere maruz kalırlar.
Yalancının mumunun sönmesi için yatsıyı bekleyenler, çok bekler.
Yalancının mumu, yalancının yalanlarını fark eden akıl sahiplerinin varlığını ile söner. Yoksa yalanlar değişir, insanların aldatılmaları değişmez.