Yeni Asya’ya dışarıdan bakan bazı gözler zaman zaman “Yeni Asya siyasî değil mi?” diye, bazı algı operasyonlarının içine giriyor. Oysa bu soru, Yeni Asya’nın ruhunu tam anlamıyla kavrayamamış olanların sorduğu bir sorudur. Çünkü Yeni Asya’nın varlık sebebi ne günlük siyasete müdahil olmak, ne de partiler arasında bir tercih ortaya koymaktır. Yeni Asya bir çizgidir. Bir istikamettir. Bir davadır.
Yeni Asya’nın siyasete bakışı, bugünün kısır partizanlık anlayışından tamamen farklıdır. Gazete, herhangi bir partinin peşine takılmaz, seçim heyecanıyla şekil almaz. Onun gündemi, günübirlik değişen siyasî manşetler değil; milletin kaderiyle ilgili köklü meselelerdir. Bu yüzden Yeni Asya’nın dili, heyecana değil şuura dayanır. Kavgaya değil muhakemeye çağırır.
Yeni Asya geçmişi iyi bilir. Çünkü tarih, bugünü anlamanın pusulasıdır. Geleceği ise sadece olaylarla değil, inançla, fikirle ve sabırla kurmak gerektiğini öğretir. İşte bu yüzden Yeni Asya günlük siyasetin değil, fikrî istikametin yayın organıdır. Bir duruşun, bir fikirin, bir millet şuuru taşıyanların sesi olmuştur. Bediüzzaman’ın ortaya koyduğu iman ve fikir mücadelesi, sadece bir dönemin değil, her devrin ihtiyacıdır. Yeni Asya bu mirası bugünün şartlarına taşır. Bu duruş, bazen hürriyet diye haykırmak, bazen adaletsizlik karşısında susmamak şeklinde tecelli eder. Ancak hiçbir zaman siyasetin içinde boğulmaz. Çünkü o siyasetin değil, hakikatin yolcusudur.
Evet, Yeni Asya hak bildiği yoldan şaşmaz. Ama bu, bir partiyle değil; bir inançla, bir çizgiyle bağlılıktır. Gazete, insanların değil ilkelerin yanında yer alır. Bu da onu sadece bir basın yayın organı değil; aynı zamanda bir fikir ve dava temsilcisi yapar.
Yeni Asya’nın duruşu, kolay bir tercih değil; bedel ödenerek kazanılmış bir yolculuktur. Bu çizgi zaman zaman yalnız bırakılmış, hatta yanlış anlaşılmış olabilir. Ama hiçbir zaman rotasını şaşmamıştır. Çünkü Yeni Asya, rüzgâra göre yön değiştiren bir gemi değil; sabit bir yıldız gibi, istikameti gösteren bir rehber olmayı tercih etmiştir. Bugünün gürültüsü içinde değil, tarihin ve hakikatin sesine kulak vererek konuşur. Bu sebeple Yeni Asya’yı anlamak, sadece bir gazetenin politik konumunu analiz etmek değil; bir medeniyet tasavvurunu kavramak demektir. Onun sayfalarında iman hakikatleriyle fikir zenginliği yan yana durur. İmanla yoğrulmuş bir akıl, vicdanla birleşmiş bir duruş vardır. Bu yüzden Yeni Asya, geçici değil kalıcı ve müspet olana yatırım yapar. Çünkü bilir ki; asıl zafer, kalıcı olanı temsil edebilmektir.
Netice olarak “Yeni Asya siyasî mi?” sorusuna verilecek en doğru cevap şudur: Hayır, Yeni Asya siyasî bir gazete değildir. Ama hakkın, adaletin, milletin ve maneviyatın tarafındadır. Günlük değil daimî meselelerle ilgilenir. Geçici değil kalıcı olanın peşindedir. Çünkü o sadece bir gazete değil; bir mekteptir, bir mihraptır, bir çizgidir.