"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya saltanatı aldatıcıdır

Süleyman KÖSMENE
12 Ocak 2022, Çarşamba
Yozgat’tan Ethem Erbaş: “Saltanat-ı dünyeviye aldatıcıdır” cümlesinden sonra, Âl-i Beyt imamlarının nebi gibi masum olmadıklarını zikreden Üstadımız burada neyi murad etmiştir?”

Ehl-i Beyt Âlimleri

Bediüzzaman Hazretleri bir Ehl-i Beyt âlimidir. Neslen Ehl-i Beyttendir. Nesebi hem Hazret-i Hasan (ra), hem Hazret-i Hüseyin Efendilerimiz’e (ra) dayanır. Ömrü boyunca itidalde kalan ve itidali tavsiye eden Bediüzzaman, şianın yanlışlarını şefkatli ve barış üslûbuyla zikrederken de mutedil bir üslûp kullanmıştır. Onu anlamak için aşırı fikirlerden bizim salim olmamız gerekir.  

Hazret-i Ali’ye (ra) tabi olduğunu savunan şia, Hazret-i Ali’nin benimsemediği birçok meseleyi savunmaktan çekinmez. Şia kollarından çok azı itidal çizgisini koruyabilmiştir. Şia’nın ifrat görüşlerinden birisi imamet meselesidir. İmamet inancını imanın esaslarından saymıştır. Hatta bu mesele, şia ile Ehl-i Sünnetin ayrıldığı temel meselelerden biridir.

Şiaya göre imamlık, yani halifelik Hazret-i Muhammed’den (asm) sonra Hazret-i Ali’nin (ra) hakkıdır. Ve kıyamete kadar Hazret-i Ali’nin (ra) soyunda devam edecektir. Ayrıca bu imamlar masumdurlar, yani günahsızdırlar.  

İmamet Görüşünde Sıkıntı

Şia’nın imamet görüşünde iki ayrı sıkıntı vardır:

1- İmametin Hazret-i Ali’den (ra) başlayıp kıyamete kadar onun evlâdında devam edeceği inancı. Dinde böyle bir dinî hüküm olmadığı gibi, imanî hüküm hiç yoktur.  Böyle bir hükmü dinin ve bilhassa imanın içine sokmak dine ve imana iftiradır. 

Çünkü ümmeti yönetmeyi Cenab-ı Hak Ehl-i Beyte değil, bizzat ümmetin efkârına bırakmıştır. “Ve emruhum şûrâ beynehüm” 1 (Onların işleri aralarında şûrâ iledir) âyeti bu hükmü amirdir. Ehl-i Beytin böyle bir sorumluluğu yoktur. Ehl-i Beyte böyle bir sorumluluk yüklemek İslâm’ın ruhuna ve iman hakikatine aykırıdır. 

İslâm’ın içtimaî görevlerde emri adalet ve liyakattir. Baba Peygamber de olsa, oğullarda devam ede giden bir yönetme sorumluluğu söz konusu değildir. Aksi takdirde evlâtlara zulüm, hakikate saygısızlık, İslâmiyet’e cinayet olur. 

2- Ehl-i Beyt imamlarının masum olduğu, tasarruflarında günahsız bulunduğu, Allah katında sorumluluğu olmadığı inancı ise akla ziyan, İslâm’ın ruhuna büsbütün aykırı bir inançtır. İslâm’da böyle bir inanç yoktur. 

Hazret-i Peygamber’in (asm) dışında hiç kimse masum değildir, günah işleyebilir, yanlış yapabilir. Bu noktada insanlar eşit özelliklere sahiptirler. Saygı ayrıdır, olmayan bir özelliği var saymak ayrı bir durumdur. 

Saltanat-ı Dünyeviye

“Neden hilâfet-i İslâmiye Âl-i Beyt-i Nebevîde takarrür etmedi? Hâlbuki en ziyade lâyık ve müstehak onlardı.” sorusunu Bediüzzaman Hazretleri Âl-i Beyt-i Nebevî’ye hürmet içinde, ama hakikati de ifade etmekten çekinmeyen bir üslûpla cevap veriyor. 

Cevabına, “saltanat-ı dünyeviye aldatıcıdır” sözüyle başlıyor. Bu cümlede aşırılık yoktur. Tarih önümüzdedir. Saltanat-ı dünyeviye değil Âl-i Beyt-i Nebevî için, ümmet için de aldatıcı olmuştur. Müslüman’a yaramamıştır.

Bediüzzaman’ın aynen ifade ettiği gibi, o makama geçen birisinin ya nebi gibi masum olması, ya da zühd-ü kalbî sahibi olması gerekir. 2 Peygamberimiz (asm) vahye tabi olduğu halde, iş yönetme meselesine gelince Cenab-ı Allah peygamberine bile “ve şavirhüm fi’l-emr” 3 (İşlerde onlara danış!) diye emretmiştir. Bu âyet, Hz. Peygamber’e (asm) bile, yönetirken vahiy’den emir beklemeyi değil, ümmet ile istişare etmeyi emreder. 

Kaldı ki, dünya saltanatının peygamber dışında nice zühd-i kalbî sahiplerini bile, destek verenlerle beraber saman gibi savurduğu ve kalbinde hayırlı bir amel bırakmadığı bu gün artık delil istemeyecek derecede anlaşılmıştır.

Öte yandan, Âl-i Beyt-i Nebevînin aslî vazifesi, envar-ı Kur’âniyeye ve hakaik-ı imaniyeye hizmet etmektir. Dünya saltanatı ile oyalanmak değildir. Onlar da bihakkın Kur’ân’a ve imana hizmet etmişler, cedd-i emcedlerinin birer varisi olduklarını göstermişlerdir. Allah onlardan razı olsun. 

Dipnotlar:

1- Şûrâ Sûresi: 38. 2- Mektubat, s. 123. 3- Âl-i İmran Sûresi: 159.

Okunma Sayısı: 1869
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali

    12.1.2022 14:12:28

    Aile okul sistem üçgeninde derin bunalıma girip canına kıyan rahmetli Enes Kara kardeşimize, Allah' tan rahmet ve mağfiretler diliyorum. Bu facia tüm Türkiye, müslümanlar, dindarlar, cemaat ve tarikatlara ders ve ibret olmalı..

  • Ali

    12.1.2022 05:53:32

    Senden de hocamm

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı