"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ne dünyayı terk, ne ahireti ihmal!

Süleyman KÖSMENE
27 Mayıs 2019, Pazartesi
Deniz Hanım: Lem’alarda geçen şu cümleyi açıklar mısınız: “İşte, muzır kâfirler ve kâfirlerin yolunda giden sefihler, Cenab-ı Hakk’ın hayvanatından bir nevi habislerdir ki, Fâtır-ı Hakîm onları dünyanın imareti için halk etmiştir.” 1 Dünyayı imar etmek ne demektir? Bunu neden kâfirler yapıyor?”

İNSANOĞLUNUN İŞİ  

Dünyayı imar etmekten maksat, dünyayı daha rahat, daha konforlu hale getirmek, daha yaşanılır kılmak ve yaşama kalitesini arttıracak teknolojik yenilikler yapmak ve yeni gelişmeler için çalışmaktır. Elektriğin keşfi, telefonun icadı, her türlü teknolojik gelişmeler… Çok örnek verilebilir. Bütün bunlar dünyanın imarına girer.

Dünyayı imar etmek günah değildir elbette. Ve aslında Müslüman-kâfir fark etmeksizin, insanoğlunun işidir.

Ancak kâfir sırf dünya için çalıştığından, bütün aklını dünyaya veriyor, bütün çalışmasını dünyanın daha güzel olması için yapıyor.

Mü’min ise ahirete iman ettiğinden ve genellikle bütün hayatını ahireti kazanmak için sarf ettiğinden, zühd içine girebiliyor, dünyayı terk düşüncesi içinde yaşayabiliyor. Dünyayı kaybetse de önemsemiyor, ahireti kazanma telâşı bütün aklını dolduruyor. Dolayısıyla dünya için pek üretken olmasa da, ahiret için çok sevap kazandığını, ahretini kurtardığını düşünüyor.

Aslında gerçek şu ki, mü’minin ahireti kazanmak için dünyayı terk etmesi gerekmiyor. Dünyaya dünya kadar, ahirete ahiret kadar değer verse ve buna göre çalışmasını tanzim etse dünya için de üretici olabilir, ahiretini de ihmal etmeyebilir. Dünya için yaptıkları ahiret hesabına da geçebilir.

Eğer dünyayı imar eden kişi bununla insanlara Allah için hizmet etmeyi murat etse yaptığı işten sevap da kazanır. Ve yaptığı işte doğruluk, dürüstlük, güvenilirlik, çalışkanlık, temizlik gibi nice ahlâkî güzellikleri yaşadıkça sevabı ve feyzi de artar. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm), “İnsanlara faydalı olan insanların en hayırlısıdır.” 2 buyurmuştur.

KİM KAZANDIĞINDAN NASİP ALIR?

Cenab-ı Allah dünya ile ahiret için bir denge kurmamızı ister ve emreder. Yalnızca dünya için çalışmamızı istemediği gibi, yalnızca ahiret için çalışmamızı ve dünyayı ihmal etmemizi de emretmez. Şu âyetler bu konuda amirdir: “İnsanlardan, “Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver” diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur.” 3 “Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi Cehennem azabından koru” diyenler de vardır. İşte onlara kazandıklarından bir nasip vardır. Allah, hesabı pek çabuk görendir.” 4

Bir diğer âyette de Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah, bozguncuları sevmez.” 5

ESAS OLAN ZULÜMDEN SAKINMAKTIR  

Dünyayı imar etmek için iman etmek gerekmiyor. Akıl, zekâ, dürüstlük, menfaat, çalışkanlık yeterlidir. “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” 6 Âyeti haber veriyor ki, Cenab-ı Allah hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmez. Başarılı kılmak ve netice vermek için Müslüman olup olmamasına bakmaz. Hakkını vererek çalışan her insan kâfir de olsa başarılı olur, netice alır. Allah imanlı olanı kayırmaz. İmansız olanı başarısız kılmaz.

Fakat dünyayı imar edenin elinde bir güç ve kuvvet meydana geliyor. Kâfir bu güç ve kuvvetle adaleti kendinden menkul bir dünya düzeni kuruyor, bu düzene sefihler de destek veriyor ve kuvvet artıyor. Bu kuvvetle kâfir zulümler yapıyor ve masumları, insanları eziyor. Başarısını zulümde kullanıyor ve insanlara kötülük ediyor. Mü’minler de tembelliklerinden çoğu zaman kâfirlerin rejimine mahkûm oluyorlar.

Elbette zulmün de, tembelliğin de bir hesabı vardır ve gelecektir.

DUÂ. Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver! Bizi Cehennem azabından koru! Rabbimiz! Bana, anneme, babama ve bütün mü’minlere mağfiret buyur! Âmin.

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 301, 302. 2- Buhârî, 35.  3- Bakara Sûresi: 200. 4- Bakara Sûresi: 201. 5- Kasas Sûresi: 77. 6- Necm Sûresi: 39.

Okunma Sayısı: 3834
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı