"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nefy-i nefy nasıl ispat oluyor?

Süleyman KÖSMENE
04 Ekim 2021, Pazartesi
Zübeyir Bey: “17. Söz’de geçen ‘nefy-i nefiy ispattır.’ cümlesini açar mısınız?”

Benlik Duvarını Aşmak

İçimizde; “ene” veya “benlik” dediğimiz, kendi haline bıraktığımızda hakikati perdeleyen ve hakkı gölgeleyen bir müthiş canavar vardır. Allah’tan bize gelen her ne nimet varsa ters yüz edip kendisine alan ve kendisini kaynak gösteren, tamamen Allah’a ait olan her güzel şeyde tamamen kendisine hisse çıkaran bu dehşetli benlik duvarını aşmak ve Allah’ı bulmak bizim en büyük vazifemizdir, varlık sebebimizdir. Kulluk budur. İbadet, bundan sonra lezzetli olmaya başlar.  

Ene’nin hakikî bir varlığı olmadığını, farazî bir hattan ibaret olduğunu beyan eden Bediüzzaman Hazretleri, bu farazî hattın Allah’ı tanımak ve Allah’ın isimlerini keşfetmek için verildiğini 1, fakat ene’nin bu makama ulaşabilmek için peygamberlerin irşadına ve terbiyesine muhtaç olduğunu kaydeder. 2 

Ene, Peygamber terbiyesiyle bilir ki: Kendisi Allah’ın kuludur, vazifesi Allah’a kulluk yapmaktır, müstakil bir varlığı yoktur, varlık sebebi Allah’ın sıfatlarını bildirmektir, hakikati bir gölgeden ibarettir. Gerçek mülk sahibi Allah’tır. Allah’ın ne mülkünde, ne terbiye ediciliğinde, ne yöneticiliğinde, ne ilahlığında ortağı yoktur. Her şeyin anahtarı Allah’ın elindedir. Allah her şeye mutlak derecede kadirdir. Sebepler yalnızca geçici birer perdedirler. Tabiat denilen şey, Allah’ın koyduğu kevnî kanunlardan ibarettir. Allah tektir. Allah’tan başka ilah yoktur. 3

Tam Teslimiyet

Ene, kendisine verilen hayalî sıfatları kullanarak Allah’ı sonsuz ve hakikî sıfatlarıyla tanır: (Allah’ın sıfatlarına bir sınır olmadığından, ene’nin çizdiği sınır sırf vehmi ve hayali olacaktır.) Ene der ki: “Bu eve sahip olduğum gibi, Allah da şu kâinata sahiptir. Ben evimi nasıl ölçtüm, biçtim, yaptım ve idare diyor isem, şu dünya evini ve kâinat hanesini de Allah yaptı, yarattı, tanzim etti, güzelleştirdi ve idare ediyor.” 4 

Ene, bu yüksek inanca sahip olması ve Allah’ı sonsuz ve sınırsız sıfatlarıyla tanıyabilmesi için, kendisine müstakil bir varlık vermemeli, kendisini yok bilmeli, kendisini Allah’ın önünde hiç bilmeli, Allah’a tam teslim olmalıdır. Bu tam teslimiyet eneye bütün kâinatı birden kazandıracaktır. Çünkü bütün varlıklar Allah’ındır. Aksi takdirde, ene “benim” demeye ve kendisine müstakil bir varlık vermeye başladığı anda, tam aksine hiçbir şeye sahip olmayacak, varlığı sönük bir yıldız böceğinden farksız olacaktır. 

Peygamber Efendimiz (asm), “Şayet siz, Allah’a hakkıyla tevekkül etmiş olsaydınız, Allah kuşlara rızık verdiği gibi, size de rızık verirdi. Kuşlar sabahleyin açlıktan karınları çekilmiş olarak çıkarlar da, doymuş olarak geri dönerler.” 5 Hadisiyle ene’nin tam teslimiyet ve tevekkül içinde olması gerektiğine işaret buyurmuştur.  

Bir Matematik Kuralı  

Bediüzzaman Hazretleri “nefy-i nefiy ispattır.” sözüyle, yani, “yok, yok ise, o vardır; yok, yok olsa, var olur.” cümlesiyle, aynı zamanda matematik ilminin bir pozitif kuralını da kullanarak, ene’yi Allah için, gerçek varlığa ulaşmak için yok olmaya çağırmıştır. 6

Bilindiği gibi matematikte iki negatif değerin çarpımı bir pozitif değerdir. Yani eksi bir değerin yine eksi bir değerle çarpılması halinde, çıkan sonuç artı bir değerdir. ( -1 ile –1’in çarpımı = +1’dir.)  

Bu matematik ilkesini konumuza uyarlayalım: 

Bir negatif değer olan “ene”, kendisiyle birlikte ve kendi başlarına sayısız negatif değerler külçesi olan varlıkları Allah’a ulaşmak için fedâ ederse, yok bilirse… (Ene, kendinden de, varlıklardan da kalben geçerse) karşısına sayısız pozitif değerler sahibi olan Allah ve Allah’ın izniyle bütün varlıklar, bütün kâinât ve bütün Cennet çıkacaktır. Böylece, Allah için yokluğu tercih eden insan, Allah’ın izni ve rızasıyla gerçek varlığa ulaşacaktır.  

Dipnotlar:

1- Sözler, s. 495. 2- Sözler, s. 497. 3- Sözler, s. 498. 4- Sözler, s. 118, 495. 5- Riyâzu’s-Sâlihîn, 79. 6- Sözler, s. 194.

Okunma Sayısı: 1934
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan Çalışan

    4.10.2021 10:54:35

    İnşallah yanlış anlamadıysak Demekki, Ene’nin hakikî bir varlığı olmadığını, farazî bir hattan ibaret olduğunu,kendisine müstakil bir varlık vermemesi, kendisini yok bilmesi, kendisini Allah’ın önünde hiç bilmesi, kendisine müstakil bir varlık vermemesi, kendisini yok bilmeli, kendisini Allah’ın önünde hiç bilmesi, "Nefy-i nefy" oluyor. "İsbat"ise,farazî bir hattan ibaret olan bu enenin, Allah’ı tanımak ve Allah’ın isimlerini keşfetmek için verildiğini,Kendisi Allah’ın kuludur, vazifesi Allah’a kulluk yapmaktır, müstakil bir varlığı yoktur, varlık sebebi Allah’ın sıfatlarını bildirmektir, hakikati bir gölgeden ibarettir. Gerçek mülk sahibi Allah’tır. Allah’ın ne mülkünde, ne terbiye ediciliğinde, ne yöneticiliğinde, ne ilahlığında ortağı yoktur. Her şeyin anahtarı Allah’ın elindedir.Bizi bu hakikata ulalaştıran,mevhum enenin isbatı oluyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı