Ayasofya meselesi, 1934’den bu yana milletin bağrında bir hasret ateşi olarak yanagelmiştir.
Zaman zaman bu ateş küllense de, hiçbir zaman sönmemiştir. Ayasofya’yı o günün şartlarında, milletin sesinin kısıldığı bir dönemde, müze haline getirerek Müslümaların gönlünden silmek isteyenler, buna bir türlü muvaffak olamamışlardır.
Demokrat Parti’nin iktidara geldiğinde ilk icraatı, ezanı aslına çevirmek olmuştur. Milletin büyük takdirini toplayan bu icraat, DP ve Adnan Menderes sevgisini gönüllere kazımıştır. Bediüzzaman Hazretleri bu icraati takdirle karşılamış, Ayasofya’nın ibadete açılması halinde büyük bir güç kazanacaklarını söylemiştir. Ne yazık ki, Ayasofya’nın açılmasına fırsat kalmadan hain bir ihtilâl sonucu Menderes ve iki bakanı idam edilmiştir.
Ayasofya’nın esaretten kurtularak yeniden cami hüviyetine kavuşması, en çok Bediüzzaman’ın sadık takipçileri olan Nurcular’ı sevindirmiştir. Her devirde, her fırsatta bu konuyu sıcak tutarak gündemde kalmasını sağlayan Nurcular olmuştur. Demokratlar’a istinat noktası olan bu cemaat, Ayasofya’nın ibadete açılması için Demokratları teşvik etmiş, cesaretlendirmiştir. Nitekim, 13 Temmuz 1980 yılında zamanın hükümetinin kararıyla Hırka-i Saadet Dairesi’nde 24 saat Kur’ân okunmasına başlanmış, ardında da 8 Ağustos 1980’de Ayasofya Camii’nde ezan okunarak Hünkâr Mahfili ve Abdülmecit Mescidi’nde namaz kılınmak suretiyle Ayasofya’nın kısmen de olsa ibadete açılması sağlanmıştır. 12 Eylül darbesi, bu hayırlı hizmetleri de sonlandırmıştır.
Ayasofya sık sık gündeme gelse de, hükümetler tarafından hep görmezden gelinmiş, hep ertelenmiştir. 2010 yılından itibaren Ayasofya’nın ibadete açılması için bir kaç defa imza kampanyası yapılmış, milyonlarca imza toplanarak hükümete müracaat edilmiş, fakat bir netice alınamamıştı. 2014 yılında restorasyonu biten Ortaköy Camii’nin açılışı sırasında, Ayasofya için slogan atanlara zamanın başbakanı Erdoğan, “önce Sultanahmet’i doldurun” diye cevap ve- riyordu.
Biz de bunun üzerine 11 Haziran 2014 tarihindeki köşe yazımızda, ”Sultanahmet yapılırken Ayasofya dolu muydu?” diye sormuştuk.
(https://www.yeniasya.com.tr/abdil-yildirim/sultanahmet-yapilirken-ayasofya-dolu-muydu_216513)
Bugüne geldiğimizde, nihayet Ayasofya, yargı kararının desteği ile de olsa, ibadete açıldı. Ama ne Sultanahmet doldu, ne Büyük Çamlıca Camii, ne de Taksime yapılan cami doldu. Demek ki önceki gerekçeler geçersizmiş.
Danıştay kararına da gerek kalmadan, bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile açılabilecekken, onca zaman boşuna beklenmiş.
Biz neticeye odaklı bakıyoruz. Bugüne kadar olan gecikmelerin sebebi ne olursa olsun, bugün bu hasretin bitmiş olması ve Ayasofya ile cemaatinin yeniden kucaklaşması önemlidir. Bu hayırlı hizmet, aramızda yeni gerginliklere, kutuplaşmalara, geçmişle hesaplaşmalara değil, birlik ve beraberliğimizin ve kardeşliğimizin pekişmesine vesile olsun.
Netice hasıl olmuştur. Önemli olan bir hakkın teslim edilerek, milletin bağrında yanan 86 yıllık hasret ateşinin sönmesidir. Bugüne kadar Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması için gayret gösteren, bu muhteşem mabedde yeniden ezan seslerinin yükselmesine vesile olan geçmişteki ve bugünkü yöneticilerimizi tebrik ediyor, bu hayırlı hizmette emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyoruz.