"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez olduğunun ispatı

Abdülbakî ÇİMİÇ
01 Haziran 2020, Pazartesi
Bediüzzaman’ın Hayâtı’ndan Tesbitler - 33

Kur’ân-ı Azîmüşşan bütün zamanlarda gelip geçen nev’-i beşerin tabakalarına, milletlerine ve ferdlerine hitaben Arş-ı A’lâdan irâd edilen İlâhî ve şümullü bir nutuk ve umûmî, Rabbânî bir hitâbedir. Yani Kur’ân, Arş-ı Âzamdan, İsm-i Âzamdan, her ismin mertebe-i âzamından nüzul etmiştir. Hem ism-i âzamın muhitinden nüzul ile arş-ı âzamın bütün muhatına bakan ve teftiş eden hikmet-feşan bir kitab-ı mukaddes’tir. Kökü Arş-ı Âzamdan, gövdesi Fahr-i Âlemin (asm) sadrına ve dalları bütün zemini ihata eden kitab-ı kâinatın her sahifesinde görülen hak ve ayn-ı hakîkattir.1 İşte böyle kırk vecihle mu’cîze olan semâvî bir kitaba su-i kast planlarının yapıldığı bir zamanda Bediüzzaman Hazretleri de “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez olduğunu âleme ispat etmek” için ruhunda feverân eden fıtrî şecaati ile harekete geçmiştir. Hadiseyi kaynaklardan takip edelim inşâallah.

Bediüzzaman Hazretleri 1316 (1900) tarihinde Tâhir Paşa’dan bir gazetenin yazısında İngiliz Müstemlekât Nazırı’nın Kur’ân aleyhindeki su-i kast beyanını duyar. O sıralar açtığı bir medresede öğrenci yetiştirmekte ve “Kur’ân’ın sönmez ve söndürülemez olduğunu âleme ispat etmek” için hazırlık yapmaktadır. Sayısı elli-altmışı bulan ve iaşelerini bizzat temin ettiği öğrencilerine İslâmî ilimlerin yanı sıra fen bilimlerini de kendisi ders vermektedir. Bu eğitim faaliyetleri Medresetü’z-Zehra’nın ilk teşekkülü olarak kabul edilebilir.

Hadise, Tarihçe-i Hayat’ta şöyle geçmektedir: “Bediüzzaman, Van’da bulunduğu zamanlarda, Vali Tahir Paşa ile bazı gazetelerden havadis okurdu. Bilhassa, İslâmiyeti alâkadar eden hususlara dikkat ederdi. Van’daki ikameti esnasında, âlem-i İslâmın vaziyetini bir derece öğrenmiş bulunuyordu. Bir gün, Tahir Paşa bir gazetede şu müthiş haberi ona göstermişti. Haber şu idi: “İngiliz Meclis-i Mebusanı’nda, Müstemlekât Nazırı elinde Kur’ân-ı Kerîm’i göstererek söylediği bir nutukta, ‘Bu Kur’ân, İslâmların elinde bulundukça, biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur’ân’ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur’ân’dan soğutmalıyız’ diye hitabede bulunmuş. İşte bu müthiş haber, onda tarifin fevkınde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letaifi uyanık ve ilim, irfan, ihlâs cesaret ve şecaat gibi harika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman’ın, bu havadis üzerine, ‘Kur’ân’ın sönmez ve söndürülmez manevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim!’ diye, kuvvetli bir niyet, ruhunda uyanır ve bu saikle çalışır.” 2

Hadisenin detayı şöyle devam eder:

Günlerden bir gün, Tâhir Paşa, bir gazetenin bir haberini Bediüzzaman’a gösterir. Bu haber, müthiş bir haberdi. Bu haber, Bediüzzaman’ın volkan gibi hamiyet ve gayretini galeyana getiren bir haberdi. Bu haber, en azgın bir Kur’ân düşmanının Kur’ân’a karşı dehşetli bir su-i kasdının haberi idi. Bu haber Bediüzzaman için hayatında ilk ve birinci muazzam fikrî inkılâbına sebep olmuş bir hadise idi. Tarih: 1316 Hicrî (1900 Milâdi)’yi gösteriyordu. Gazetenin haberi şu idi: İngiliz Müstemlekât Nazırı (sömürgeler bakanı) Gladstone Kur’ân’ı eline alarak İngiliz Avam Kamarası’nda yaptığı konuşmada:

n Bu Kur’ân, Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakîkî hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, ya bu Kur’ân’ı sukût ettirip ortadan kaldırmalıyız.. Veyahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız” der.

İşte bu haberi ve dehşetli su-i kast plânını duyan Bediüzzaman, ruhunda volkan gibi kaynamağa başlayan hamiyet-i İslâmiye ile, nazarı cihan çapındaki İslâm hizmetlerine teveccüh etmiştir. Evet, bu tarihte o müthiş su-i kast haberini duyar duymaz:

n “Ben de dünyaya Kur’ân’ın sönmez, söndürülmez ebedî bir mu’cize olduğunu i’lân edeceğim” diyerek plânlamaya başladığı fikriyatını iki ana esasta topladı:

1- Kur’ân’ın ebedî bir mu’cize olduğunu gösteren, i’câzını tesbit ederek, bütün dünya din düşmanlarının planlarını zir-ü zeber eylemek.

2- Câmi-ül Ezher gibi büyük bir İslâm Dâr-ül fünunu inşa ettirerek, bu üniversitede hem Kur’ân ilmiyle, hem de fennî bilgilerle mücehhez talebe yetiştirmek...

İşte, bu iki ana temel fikriyatını kuvveden fiile çıkarmaya başlaması bu mezkûr tarihten itibarendir. Bu tarihten ta 1907’de İstanbul’a gidinceye kadarki yedi-sekiz senelik bir zaman zarfında, bu iki projenin plânını zihninde çizmiş, hazırlamıştı. Bir taraftan Kur’ân’ın mu’cizeliğini ispatlayan i’câz nüktelerini taharrî ediyor, bir taraftan da İslâm Üniversitesi’nin plânını düşünüyordu. Hatta Bediüzzaman’ın hususî hizmetkârı ve evlâd-ı manevisi Zübeyir Gûndüzalp’in Üstadından bu konuda duyduğu rivayet şöyledir:

n “Ben Van’da te’sisini plânladığım medrese için, bütün civar köy, kaza ve vilâyetlerin haritalarını ve yol plânını da çizerek hazırlamıştım.” demiştir. 3

Dipnotlar:

1- Risale-i Nur’dan müteferrik Kur’ân tarifi tesbitleri. 

2-Tarihçe-i Hayat, 2013, s. 81. 

3- Mufassal Tarihçe-i Hayat, Cilt-1, s. 158.

Okunma Sayısı: 2887
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdülbaki Çimiç

    8.6.2020 12:40:19

    Ali bey, belgeyi [email protected] adresine iletirseniz biz de bu bilgiyi tashih edelim inşallah. Selâm ve duâ ile

  • Ali

    2.6.2020 23:25:14

    Dediğim belgeli şekilde iz sürüp konuşmayı Van'a ulaştırmak..

  • Abdülbaki Çimiç

    1.6.2020 18:25:22

    Bir önceki yazımızda 1.Dipnota bakmanızı istirham ediyoruz. Gladistone ile ilgili bilgiyi orada verdik. Buradan da tekrar edelim. "Kaynaklar, Müstemlekāt Nâzırı olarak zikredilen kişinin İngiliz Başbakanı W. E. Gladstone olduğunu gösteriyor. W. E. Gladstone o meş’ûm sözlerini 1882 yılında Avâm Kamarası’nda yaptığı bir konuşmada söyler. Bedîüzzamân’ın 1898-1900 yıllarında haberdâr olması, bu azılı İslâm ve Osmanlı düşmanının ölümü (1898) dolayısıyla gazetelerde gündeme getirilmiş olmasından olabilir."

  • Ali

    1.6.2020 17:02:16

    Gıladiston avam kamarasında 1894 te konuşmuş.1900 de Van'a Türkçe geçmiş.Bu süreci kaynaktan izleyip Van'a getirmeliyiz.Yoksa efsane devam edecek.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı