"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bize yeni yağız er Sinanlar lâzım

Ahmet BATTAL
14 Ocak 2020, Salı
Geçen hafta Risale-i Nur Enstitüsü Ankara Şubesinin seminercisi bir hukuk tarihi hocası idi. Tarihî bir hadiseyi hikâye etti:

Sultan Fatih Mehemmed Han maddî ve manevî ordusunun kuvvetiyle İstanbul’u fethetmiş. Yeni düzeni kurmuş. Bu kapsamda çıkardığı bir fermanla yatsı namazından sonra taa sabah namazına kadar şehrin kapılarından giriş çıkışı da yasaklamış. 

Padişah bir gece, denetim maksadıyla, kıyafetini de değiştirerek şehrin bir kapısından çıkmış ve diğer kapısından içeri girmeye niyetlenmiş. 

Şehrin Unkapanı tarafındaki kale kapısını gece vakti tıklatmış. Küçük pencereden “Ne istiyorsun gece vakti?” diye soran nöbetçi amirine “Hava soğuk, dışarıda kaldım, kapıyı aç da gireyim” diye rica etmiş. 

Bekçi Sinan, “Kanun var, açmam yasak, açamam, sabahı bekleyeceksin” demiş. 

Fatih kim olduğunu söylemeden ısrar etmiş, hatta bir de bekçinin burnuna doğru parmaklarını ovuşturup “Beni memnun edersen ben de seni memnun ederim” diye nazik ve tatlı bir teklifte de bulunmuş.

Bekçi sinirlenmiş ve çıkışmış: “Bunu görmemiş olayım, haydi şimdi yallah. Sabah gel!” Pencereyi burnuna kapatmış.

Padişah bakmış ki bekçi sağlam, kurallara uyuyor. Rahatlamış. Kendisini açık etmiş. “Ben Sultan Fatih’im, emrediyorum, aç kapıyı!” demiş.

Sinan’ın cevabı yine sert: “Padişah da olsan değişmez. Kendi koyduğun kanunu usulünce değiştirmedikçe, seni bu kapıdan bu saatte içeri alamam. Hangi kapıdan çıktıysan ancak o kapıdan girersin Hünkârım.”

“Yahu sen ne Yağız Er imişsin, Vallahi haklısın, adın nedir?” 

“Sinan Hünkârım.”

“Yarın şu saatte saraya gel.”

“Bak bu meşru emrindir, buna uyarım Hünkârım.” 

Padişah mecburen dönmüş, çıktığı kapıdan içeri girmiş. Sekreterine, “Şu saatte bekçi yağız er Sinan gelecek bekletmeden benimle görüştürün” diye not bırakmış. Denilen saat gelmiş. Bekçi huzura girmiş. 

Padişah bekçisine ve çevresine “kanun hakimiyeti” ve “hukuk güvenliği” hakkında duygulu bir konuşma yapmış. 

Ardından bekçiye sormuş: 

“Dile benden, ne dilersin?”

“Aman Hünkârım ben sadece vazifemi yaptım. Bir hakkım yok ki talebim olsun!” 

“Merak etme, talebini hazine-i âmireden (kamu bütçesinden) değil, hazine-i hassamdan (şahsî servetimden) karşılayacağım.” 

“O zaman ben sizden dünyalık istemem. Rütbe, makam mevki de istemem. Cami yaptıranlarla ilgili hadisin manasına masadak olmak isterim.” 

“Peki, o tamam, başka?”

“Bir de o caminin avlusuna defnedilmek ve seninle beraber gelen geçenin duasını almak isterim.” 

İşte o cami ve mezar İstanbul’dadır ve bize bir adalet dersi vermeye devam ediyor: 

Keyiften kanun olmaz!

Devlet işlerinde keyfiyet keyfîliği (yani kalite başıbozukluğu) kaldırmaz. 

Okunma Sayısı: 2994
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdulkadir Turan

    14.1.2020 16:28:15

    Hakikaten de;bizlere adalet dersi verir mahiyette bir diyalog olmuş.Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri;kurmuş olduğu bu düzene,haliyle halkının uymasını da istemiş ve emretmiştir.Ve bunun için vazifelendirdiği bekçilerden olan Yağız Er Sinan efendi;özellikle de bize,adalet konusunda,ders veriyor ve bizlere;her hareketimizde,adaleti uygulama konusunda uyarıda bulunuyor ve her dâim âdil olmamızı istiyor.Ki tavrı da;belli ki,Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri'nin gönlünde taht kurmuş.Evet;keyfîyet,keyfîliği kaldırmaz.Kalite varsa,başıbozukluk yoktur ve olamaz.Adaletin olduğu yerde;kalite de vardır,düzen de vardır,olmadığı yerde de,kaliteden söz etmek mümkün değildir.Evet,her ülkeye ve her yönetime;Yağız Er Sinan efendi gibi adaletli insanlar gereklidir.

  • Bilal Bozkurt

    14.1.2020 12:26:41

    Fatih ve etbaası.... Adalet ve kanun beşeriyeti terakki ve Kemal’e erdirdiği gibi tedenniyede düçar eder. Nasıl istimal edildiğine göre ya kemale ya da zillete sebeb kılar

  • HÜSEYİN İLHAN

    14.1.2020 10:46:04

    Hocam ALLAH RAZI OLSUN.Bizden bize misal ve ders olarak alıp kulağımıza küpe edeceğimiz o kdar tarihi hadiseler,veciz ifadeler,kalplere tesir eden sözler varki bunları ancak böyle yazılarda da dile getirdiğinizde hatırlıyoruz.Çünkü günümüz medya gücünü elinde bulunduran şirket,holding ve patronlar bunları pek nazara verdirtmiyorlar. Şu naklettiğiniz hadiseyi çerçeveletip işyerlerimize asmak lazım.Çünkü padişah karşısında dik duran,kanuna riayeti bizzat padişaha haykıran SİNAN RAHMETLİ demokrasi,hak-hukuk adına tarihi bir dersi vermiş.RABBİM MEKANLARINI CENNETÜLFİDEVS EYLESİN.RABBİM BİZLEREDE BU ŞUUR İÇİNDE YAŞAMAYI NASİP ETSİN.

  • Ramazan ÇALIŞAN

    14.1.2020 10:25:35

    Böyle bir nesli yetiştirecek potansiyel bizde var. Herşeye rağmen..İstikbalden ümit varız.

  • erhan

    14.1.2020 10:13:18

    çok güzel, lakin, bu dönemde böyle sinan'ları yedi köyden kovarlar.

  • A. AYDIN

    14.1.2020 08:24:17

    Nasıl ki zengin olan puro içer. Fakat puro içerek zengin olunmaz. Aynen öyle de, mehter çalmakla Osmanlı olunmaz. İster sarayda yaşasın, ister kulübede; Hukukun Üstünlüğü ve Kanun Hakimiyeti var mı, ona bakacaksın. Güzel bir örnek.

  • Müslüm

    14.1.2020 01:34:42

    guzeldiiiii😊

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı