Memleketimiz için ve Türkiye’yi örnek alacak ülkeler için faydadan çok zararlı olduğu artık iyice ortaya çıkmış olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde güya koalisyon yok.
Avrupa’daki başarılı koalisyonları görmezden gelerek “koalisyonlar kötüdür” diyenlerin CHS’deki görünüşte AKP iktidarında nasıl bir sistemin ve gerçekte nasıl bir koalisyonun olduğunu anlamaları zor olmasa gerek.
Öncelikle cumhurbaşkanı yardımcısının statüsü konusunda çok şey yazılıp söylenebilir. Ancak hiç biri bizzat Erdoğan’ın söyledikleriyle boy ölçüşemez.
Bir toplantıda yakınlarından birileri “artık bir başbakanımız yok” türünden bir söz söyleyince Erdoğan itiraz etmiş ve cumhurbaşkanı yardımcısını kast ederek “Fuat var ya” demiş.
Bu sisteme geçiş hazırlıklarının yapıldığı dönemde çizilen bir karikatür vardı: Cumhurbaşkanı koltuğuna oturup başbakanın koltuğuna ayağını uzatmış ve başbakanı ayakta dikeltmiş bir Erdoğan tasviri.
Yani “beni halk seçti, başka herkesi ben seçerim” diyen bir Erdoğan.
Ama işler fiilen öyle olmuyor. “Halkın beni yeniden seçmesi için siyaseten ayrı yola çıktığım ve ayrı ve hatta zıt yollarda yürüdüğüm eski rakiplerimin desteğine muhtacım” diyen bir Erdoğan var.
Başbakan gibi görülen cumhurbaşkanı yardımcısı da sistemin diğer “motifleri” de burada bir esvap ya da bir kılıf. Önemli olan, yeni girilen yoldaki yeni yol arkadaşlarının, halen bir direksiyon tuttuğunu sanan Erdoğan’ı nereye sürdüğü ve ne kadar başardığı.
Aslında cumhurbaşkanı yardımcısının diplomatik ilişkilerdeki statüsü herhalde “başbakan”a karşılık geliyordur. Yurt dışından başbakan seviyesinde bir ziyaret yapıldığında cumhurbaşkanı yardımcısı denk makam sayılıyordur.
Ama bu durum cumhurbaşkanı yardımcısını bir tür başbakan olarak görmeyi mümkün kılmaz.
Erdoğan öyle görüyorsa bu neyi gösterir?
Sarayda işlerin başka türlü yürüdüğünü.
Delilimiz nettir:
Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek, önceki gün Egedesonsöz’e verdiği röportajda MHP’nin ve dolayısıyla kendisinin iktidardaki pozisyonu ile ilgili ilginç şeyler söylemiş:
“MHP ile dış ve güvenlik politikalarında neredeyse yüzde yüze yakın (aynı) düşünüyoruz. Çok doğru ve cesurca bunu yapıyorlar. AK Parti’den daha tutarlı ve kararlı yanları var. Biz bundan çok büyük bir sevinç duyuyoruz.”
Biz beş senedir ısrarla “bu koalisyonda AKP küçük ortak, MHP büyük ortak, Perinçek de gizli ortak, o sebeple de iktidarın adı AKMHP’dir” diyoruz.
Türkiye’nin yönünü Batı’dan Doğu’ya döndürmeyi şimdilik başaranların bir kısmı Çinci, bir kısmı Rusçu ve bir kısmı da Kızılelmacı ve Turancı.
Hiçbiri demokrat değil. Hür dünyayı “tu kaka” yapmaya meraklılar. İnsan hakları diye bir dertleri yok. Yani yok aslında esaslı bir farkları.
En önemli ortak noktaları ise sarayı kuşatmış olmaları.
“Ümmetçi” geçinen ve AKP’yi ölümüne desteklemeye devam eden muhafazakârlar bunu ne zaman anlayacak?