"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Milletvekilini enesine hapsetmek

Ahmet BATTAL
01 Nisan 2020, Çarşamba
Son yazımızda milletvekillerinin kimseden emir ve talimat almadan temsil vazifesi yapan kişiler olduğundan ya da öyle olması gerektiğinden bahsettik.

Uygulamanın tüm vekiller için böyle olmadığını, parti farkı olmaksızın bazı vekillerin, meşveret ve şûrâ denilen asıl vazifeleri ile meşgul olmak yerine enaniyete kuvvet veren işlere ve yarışlara giriştiklerini maalesef duyuyor ve üzülüyoruz. 

Oysa vekiller açısından “eneler nahnüye dönüşürse” yani “ben’ler biz olursa” TBMM’de milletin hâkimiyeti ve iradesi ortaya çıkar. 

Meselâ bazı milletvekili adaylarının “seçim yatırımı!” yaparken “gelir gider dengesi hesabı” da yapıp “şu kadar maaş alacağıma göre en çok bu kadar harcamam lâzım” gibi muhasebe manevraları yaptığını duyduk ve üzüldük. 

Hele bir milletvekilinin ikinci dönemde listeye giremeyince “ben Çukurambar’dan şu kadar aylık taksitle ev aldım, şimdi bu taksitleri nasıl ödeyeceğim, beni nasıl vekil yapmazlar” diyerek hem partisine ve hem de hayata küstüğünü öğrenmiş olmaktan dolayı üzülüyoruz. 

Meselâ bazı milletvekillerinin, milletin ortak cebi olan Bütçeden aldıkları yüksek miktarlı ödenekle (ki çoğu buna maaş diyor!) yetinmeyip kendi danışmanlarının maaşlarına göz koyduğunu duyuyor ve üzülüyoruz. 

Mesela bazı milletvekillerinin tek derdinin kamu imkânlarından daha fazla faydalanmak (yurt dışı seyahatler vs.) olduğunu duyuyor ve üzülüyoruz. 

Meselâ bazı milletvekillerinin bir yandan “eski milletvekili lojmanları iyi ki yıkıldı, halkın içinde bulunmamız daha iyi oldu” derken öbür taraftan uçakta elitler kısmında seyahat etmeyi en önemli mesele olarak gördüğünü görüyor ve üzülüyoruz. 

Hatta sırf “kendisini uçakta en öndeki koltukta seyahat ettirmeyi başaramadı” diye danışmanlarını kovan vekiller olduğunu duymak hepimizi üzüyor. 

Milletvekillerinin bazılarının danışmanlarını “danışmak” için değil adeta protokol krizi çıkarmak için istihdam ettiği fikrine varmamıza sebep olan olaylar duyuyor ve üzülüyoruz. Zira milletvekilinin devlet protokolünde kendisine yer bulma/kapma ihtiyacını anlayamıyoruz. 

Milletvekilinin görevi belli. Öğrenmek için Anayasayı açıp okumak yeter. Ama galiba vekillerin bir kısmının kendilerini bağlayan bir Anayasa’nın varlığından bile –neredeyse- haberleri yok. 

Demokrasimizin kalitesi her şeyden önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kalitesine bağlı. 

Onun kalitesi de elbette üyelerinin kalitesine bağlı. 

“Ben” duygusu kabarık insandan milletvekili olmaz. 

Demek, kabahat “enesi çifteli” adamı vekil yapanda ve yaptıranda. 

Okunma Sayısı: 2473
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı