"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Barla Lâhikası’nda ilginç tabirlerden-2: İlâçsız hastalıklar

Ali Demir
05 Ağustos 2021, Perşembe
Maneviyatın kör olduğu, gören gözlerin manen göremediği ahir zamanda insanlığın içine düştüğü girdab içerisinde kıvranan nesillerin devasız dertlerini tarif için kullanılabilecek bir kavram ilâçsız hastalıklar…

Çağımızda bu hastalığa tutulan insanların akıbetleri, hem dünya için hem de ahiret için pek karanlık görülmektedir. İnat duygusunun kapadığı kalp gözünü kapattığı bu zaman insanları maalesef güneşi gördükleri halde gözlerini kapatarak gündüzü kendilerine gece yapabilmektedirler.

Ahir zamanın bir faslında dünyaya gelen ve gözleri ve gönülleri kör ve sağır eden materyalist cereyanların akımına tutulan insanlara Kur’ân hakikatlerini neşre çalışan Bediüzzaman Hazretleri’nin neşrettiği Kur’ânî Nurlar’a karşı lâkayd davranan veya gereksiz gören, şirk ve dalâlete düşmüş, inat ve bir kısım dünyevî hırslar yüzünden bu Nurlar’a bigâne kalanlar için “ilâçsız hastalıklara tutulanlar” tabirini kullanır Albay Hulusi Bey. Risale-i Nurlar’ın ilk talebesi ve ihlâs abidesi bu mübarek abimizi rahatsız eden, 1930’lu yıllardaki küfür karanlıklarına düşen ve ahiretini ebedî azaba çeviren insanların vurdum duymaz halleri onu derinden derine düşündürdüğü için Üstadına yazdığı ve Barla Lâhikası’nda neşredilen bir mektubunda bu tabiri kullanmış. Güneşe karşı gözünü kapatıp hakikati görmeyenlerin insan suretinde hayvanlar olacağını, belki Kur’ân’ın ifadesiyle hayvanlardan da aşağı olduklarını ima etmiştir.

İlâçsız hastalıklardan günümüz teknolojisiyle maddî ilâcı bulunmayanlardan bazıları; inançsızlık, inkâr, küfür, isyan, vehim, vesvese gibi kalbi marazlar.. sosyal hadiselere dair ilâçsız hastalıklara yakalanan şahıs ve topluluklar da var… bunlardan bir kısmı; anti demokratik yönetim biçimleri diye tarif edebileceğimiz tek şahıs hâkimiyeti, diktatörlük/istibdat, askerî darbe ve askerî vesayet rejimleri gibi…

Hulusi Abi, Barla Lâhikası’ndaki söz konusu mektubunda (21 sıra numaralı) şöyle bir durum tesbiti yapar ve içini acıtan durumu ifade eder:  

“Bütün Risaletü’n-Nur ve Mektubâtü’n-Nur, ihtiyac-ı zamana göre her sınıf erbab-ı din ve hattâ, müfrit muannid olmamak şartıyla, dinsizleri bile ilzam ve ikna edecek derecededirler. Fakat—dünya bu—sevk-i menfaat, hırs-ı câh, küfür ve inat, gaflet ve kesel, şirk ve dalâl gibi ilâçsız hastalıklara tutulanlar için, bu Nurlar’a karşı göz yummak, görse bilse kabul etmemek, gördüğünü inkâr etmek, hak ve hakikati reddetmek gibi divanelikler istib’ad edilemez. Allah’ın şu muvakkat misafirhanesinde insan suretinde hayvanları eksik değildir.”

İnsanları hayvandan daha aşağıya doğru yuvarlayan birkaç duygu ve fiile dikkat çeker mezkûr mektubunda. Meselâ bunlardan birisi, menfaat perestlik duygusudur ki, hırsla birleştiğinde insanı maddenin kulu ve kölesi yapar. Maneviyatı terk ettirip dünyada para ve yemek için yaşar hale getirir. Diğer bir duygu ise Üstadımızın Hücumat-ı Sitte isimli Risalesi’nde beyan buyurdukları gibi “çok ahlâk-ı seyyienin de menşeidir ve insanların da en zayıf damarıdır. Yani, bir insanı yakalamak ve kendine çekmek, onun o hissini okşamakla kendine bağlar, hem onunla onu mağlûp eder” makam sevgisi veya aşırı makama düşkünlük diye ifade edilebilecek hırs-ı câh.. ve bunlara ilâveten gafletin tetiklemesiyle meydana gelen küfür ve dalâlette inat, Kâinatın Yaratıcısına ortak koşmak manasına gelen şirke düşmek.

Ve buna benzer kalbi marazlara derman olarak gördüğü Risaleleri, Sabri Abi de bu tarz ilâçsız hastalıklardan bahsettiği Barla Lâhikası’ndaki mektubunda (49 sıra numaralı) kalbî marazlardan kurtaran ve ruhu nurlandırıp sevince sevk eden şifalı ilâçlarla dolu nazirsiz eczane olarak tarif ediyor. 

Bu asrı ve gelecek asırları tenvir edecek Kur’ân’ın manevî bir mu’cizesi olan Risale-i Nurlar; asrımızın dermansız gibi görülen bütün hastalılarının ilâcı, devası ve tiryakidir. Bu hastalıkların başında gelen iman zayıflığı ile sosyal hayatımızda öldürücü kanser gibi tahribat yapan istibdat, adaletsizlik hastalıklarının çaresi ve ilâcı olarak; hürriyet, meşveret, şûrâ ve şahs-ı manevî ile sevk ve idareyi esas alan Asr-ı Saadet modelinin uygulayıcısıdır. Mezkûr tedavi ve ilâçların topluma ulaştırmasını sağlayanda gazetemiz ve sair neşriyatımızdır.

Okunma Sayısı: 1172
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Halil İbrahim Karahan

    5.8.2021 13:25:47

    Allah razı olsun

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı