Bir kardeşimiz, “Topuzla (siyasetle) değil Nur’la mücadele verilmeli. Siyasetle bir halt olmaz. İslam gönüllere girmeli. Yoksa siyasete, siyasilere kaldıysak daha çok aldanır, aldatırız!” mealinde bir paylaşımda bulundu.
Evet, topuz değil, Nur vermeli. Zira, hadiste mealen “O zamana yetiştiğiniz zaman, siyaset canibiyle onlara galebe edilmez; ancak manevî kılınç hükmünde i’caz-ı Kur’an’ın nurlarıyla mukabele edilebilir” (Tarihçe-i Hayat, s. 131)
Ancak, “Topuz” olan günümüz menfi siyaseti ile Risale-i Nur’un ortaya koyduğu Kur’an ve Sünnet-i Seniyyenin içtimai, siyasi ölçü ve stratejileri ayırımını yapmalı. “Toptancılık”la aynı kefeye konulamazlar. Tabii ki, bu ayırımı kendimiz yapamayız. İçtimaî, siyasi ölçü ve stratejilerini kafa fenerimize göre değil, Kur’an’a göre belirlemeliyiz. Kur’an ise, mealen, “Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”1 diye ilim sahiplerine yönlendirir. Derin ilim sahipleri de, “Verrasihune fil ilmi/İlimde derinlik sahibi…”2 ile Nisâ Suresi, 59., 83, 125.’ci âyetlerine göre de uzman olan “müçtehid ve müceddidlerdir.” Ayrıca, “Muhakkak ki Allah, bu ümmete her yüz sene başında dinini yenileyen bir müceddid gönderir.”3 hadisi de onlara yönlendirir.
Bediüzzaman bu âyetler ve hadisten şu çıkarımları da yapar: “Her asırda dine ve imana tam hizmet eden müceddidler geldikleri gibi, bu acip ve komitecilik ve şahs-ı mânevî-i dalâletin tecavüzü zamanında bir şahs-ı mânevî müceddid olmak lâzım gelir.”4 “Bu zaman hem imân ve din için hem hayat-ı içtimâî hayat ve şeriat için hem hukuk-u amme ve İslâm siyaseti için gayet ehemmiyetli birer müceddid ister.5 Zamanımızın müçtehid ve müceddidi kim?
Risale-i Nur, bu zamanın bir mehdîsi ve müceddididir.”6 Risale-i Nur sadece iman dersi değil, içtimai ders de verir.7 Risale-i Nur ‘yüksek İslâm siyaseti’ ve ‘Kur’ân siyâsetini’ takip eder.8 “Elhâsıl, şu kitap, tarafımdan cevap, onların cânibinden suâl etmek vazifesiyle mükelleftir. Hem de siyâset tabiblerine, teşhis-i illete (siyaset doktorlarına hastalığı teşhise) dâir hizmet ile muvazzaftır (vazifelidir).”9 Risale-i Nur okusalar da “sadakat göstermezlerse” savrulurlar! İşte kafasına göre hareket edenlerin dessaslara aldanıp ülkeyi getirdiği feci durum!
Türkiye Cumhuriyeti siyasi tarihi gösterdi ki, Kur’an ve Sünnet-i seniyye ölçülerini ortaya koyan Risale-i Nur’a uyanlar savrulmalardan kurtulmuş; uymayanlar ise siyasi kulvardan kulvara sürüklenerek perişan olmuştur.
Dipnotlar:
1-Nahl Suresi, 43.;
2-Al-i İmran Suresi, 7.;
3-Ebû Dâvûd, Melâhim, 1.;
4-Emirdağ Lâhikası, Enst./inter., s. 377.;
5-Kastamonu Lâhikası, s. 145.;
6-Barla Lahikası, s. 103.;
7-Hizmet Rehberi, s. 54.;
8-İşârâtü’l-İ’câz, s. 84.;
9-Münâzarât, s. 20.