"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Aradığım eğitimin şifresi

Ali HAKKOYMAZ
13 Kasım 2021, Cumartesi
Huzur:

Tanpınar’ın Huzur romanını sahneye uyarlamışlardı; gittim. Bir sefer de başka bir oyun niyetiyle bilet almıştım; yanlışlıkla yine Huzur! Huzurla seyrettim de... buradan yolum şu eğitmediğimiz eğitime evrildi.

Ne kadar diploma alınması gerekiyorsa, babamın zoruyla da olsa, aldım. Meğer hep aynı oyunları sahneye koyacaklarmış; ilkokuldan üniversite son sınıfa kadar. Hiçbiri “huzur” vermedi. 

Huzur yine sahnelenir ve bilet dışında herhangi bir vesika/belge istemezlerse yine giderim. 

Okullarda da huzurlu bir eğitim için daha ne kadar beklenir; bu da bir köşede beklesin hele! 

Belki de huzur aramıyoruz; bilinir mi!

***

TÜNEL İTHALATI:

Üniversitelerimiz göstermelik (mi) o zaman?! Ne tünel mühendisimiz var ne de mimarlarımız! 

Japonya, tünellerinin açılışına buraya geliyor! Biz ne zaman gideceğiz Japonya’da yaptığımız tünelleri açmaya?!... 

[Üniversite sınav yarışları ne kadar gerekli; değil mi!]

***

ÇALINAN HAYATLAR:

Öğretmen yetiştiren okullar var mı; yok! Böyle bir komedi varken oturup kalkıp eğitimi tartışıyoruz. Üstelik maarif, terbiye gibi beraber yaşadığımız kavramla/mefhumla değil; “vizyon” denilen, tırmalayan bir kelimeyle... 

Başarısı ispatlanmamışlar, “öğretmen” diye sınıflara buyur ediliyor. 

Yanlış doktor kişinin dünya hayatını; yanlış öğretmen sonsuzluğunu çalar.

[Ömrünü anne/babası da çalabiliyor çocuğun; sadece sokaklar, okullar değil!]

***

EĞİTİMİN FOTOĞRAFI:

Bu eğitim niye böyle perişan? Bakanı edeni yok mu?! 

Kendini üç beş cümleyle kâğıda dökemeyen, anlatamayan milyonlarca öğrenci ve hattâ öğretmen var, desem; gülersiniz değil mi?! Gülün/ağlayın/konuşun/susun karışmam da... ne yazık ki hâl/vaziyet/durum/fotoğraf/resim [yani kelimesizlik] böyle!

***

ÜNİVERSİTE ÇIKMAZI:

Üniversite diye okullar/ı var. Fabrikalar/ı, paralar/ı, diplomalar/ı...

Ne işe yaradığı belli değil; kıvranıp duruyorlar.

***

OKULDA KALAN EĞİTİM:

Okullar mı? Nasıl desem bilmem ki! Hayattan o kadar kopuk ki... Onca diploma alıyoruz, fakat hayat nedir, sorusuna cevaplar veremiyoruz. 

Meselâ edebiyat “sınıfta” kalıyor (dışarı çıkamıyor); öğrenci “geçip” gidiyor! Matematik, fizik de öyle... 

Yeni bir Sinan’ın, Yunus’un var mı! Veya onlara özenenin/yaklaşanın... Az biraz “gerçeğe” dönsek iyi olacak!

***

NUTUKÇULUK:

Milyonlarca öğrenciden birkaç kişi çıkmaz mı: “Vay be, maşallah...” dedirten? 

Çıkmaz! Tam çıkacağı sırada ya köreltiriz onu ya da Avrupa’sı, Amerika’sı kapar da kaçar! Bize de, şair olmaktan sanık Orhan Veli Kanık’ın dediği gibi nutuk atmak düşer.

***

OYALANMAK:

Tuhaf değil mi; nerdeyse köylere girecek üniversiteler de... yabancı mimarlara bu ihtiyaç niye? 

Süs içinse bu okullar; oyalamayın o zaman milleti de herkes işine gücüne baksın!

***

KIRK KELİME:

Sınavları kaldırın gitsin. 

Kırk kelimeyle kendini adam gibi anlatabilenleri “nitelikli” okullara kaydedin. Tuhaf; değil mi! Kendini anlatamayan daha neyi anlatabilir ki!

***

MEMLEKET MESELESİ:

Fındık, fıstık, badem, ceviz ülkesiyiz; değil mi?!... Altınla yarışıyor bu nimetler de... bunları da ithal eder olduk. Nasıl becerdik bunu?! 

Her şeyi ithal mi edelim? Sıra da zeytin mi var şimdi? 

Şiirsiz, zeytinsiz yani bedenimizi, ruhumuzu besleyen şeylere veda ede ede gidiyoruz kıyamete. 

Fani dünyadan ebedî acılar götürmeyin öbür tarafa! 

Yunus’tan, Mevlânâ’dan, Said Nursî’den uzaklığın adresi geldiğimiz yer. 

Yunus sarı çiçekle konuşur. 

Mevlânâ kuru neyi konuşturur.

Said Nursî Esmâ, kâinat, insan ilişkisini ilmek ilmek örer. 

Kendini, kâinatı okuyacak nesiller yetiştirecek bir tek numune okul bile yeter, gibime geliyor.

***

EĞİTİM YA DA ÖĞÜTÜM:

Haftada bu kadar Türkçe; Türkçemiz bozuk...

Haftada bu kadar İngilizce; havaryu?!

Haftada bu kadar matematik; sonuç: perişan x perişan...

Ömürde on iki yıl eğitim... İtina ile kabiliyetli çocuklar öğütülür!

***

Not: Yukarıdaki tesbitlere katılmıyorsanız gülün geçin; katılıyorsanız da... yoksa sinirleriniz bozulur. Daha cumhuriyet kurulalı çok olmadı; yüz sene daha bekleriz; acele etmeyelim; zaten ihtiyaç halinde Almanya’dan, ordan burdan beyin ithal ediyoruz! 

[Okullarımız; dostlar alış verişte görsün diye mi?!]

Okunma Sayısı: 1700
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Cemil KILIÇ

    18.12.2021 16:28:34

    '[Okullarımız; dostlar alış verişte görsün diye mi?!]!', ne yazık ki öyle! Öyle olmasaydı, " böyle " olmazdık! İsabetli analiz ve tespitlerinizin ideale kapı aralaması temennisiyle kolay gelsin!

  • Neslinur

    13.11.2021 16:29:09

    Muhterem Ali ağabey, çok düzenli olmasa da, yazılarınızı takip ediyorum. Emeğinize sağlık.Toplumun her alanında illaki liyâkatli elemanlara ihtiyaç var. Fiili ve kavli duamızı eksik etmeyelim inşallah..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı