Hırs ve dünya malına tamâ, insanları hâlden hâle sokuyor; kim ki zayıf, tepesine çöküyor.
Büyük dairede, büyük devletler; küçük dairede ise, küçüğüne kumpas kuran büyükler hırslarının zebunu olup, doymak nedir bilmiyor.
Bunun için de, insanlar arasında gürültü patırtı; devletler arasındaysa, sıcak temas bitmiyor. Neticede nice canlar, nice mallar heder olup gidiyor.
Peygamber Efendimiz (asm), “Kıyâmet yaklaştı. Hâlbuki insanlar dünyaya karşı ancak hırslarını arttırıyorlar, Allah’tan da uzaklaşıyorlar”1 hadis-i şerifiyle, günümüze projektör tutuyor.
İki komşu arasında cereyan eden tarlalarına dair sınır kavgası ne ise, iki devletin sınırları ve sınır ihtilâfı olmasa bile; sınırları içindeki değerlerin ele geçirilme kavgası da o.
Birinin elindeki su, ötekinin elindeki petrol, bir başkasındaki kıymetli madenler, işlenmemiş kaynaklar ve sair maddî-manevî değerler daima diğer devletin ağzının suyunu akıta geldi, yıllardır.
Bütün bunlar bir mizansen, bir program ekseninde yapılır.
Değer verilen nesnelere, nesillere ulaşmanın çaresiyse, önce, zeminine fitne tohumunu ekmek, meyvesini beklemek; takatini yok edince, üzerine yüklenmek!
İşte bu yüzden, toplumların ve toplumların önündeki zatların gürültüsü bitmiyor.
İtişmeye değer mi?
Bu soruya en güzel cevabını Hafız-ı Şirazî veriyor:
“Dünya öyle bir metâ değil ki nizâa değsin.” 2
Çünkü fâni ve geçici olduğundan kıymetsizdir. Koca dünya böyle ise, dünyanın cüz’î işleri ne kadar ehemmiyetsiz olduğu anlaşılır.
Buna rağmen, zaman oluyor bir mirasın paylaşımı, gün geliyor kazanç bölüşümü; bazen de oturulan sandalye için gösterilen hırs, nizâ için yeterli sebep oluyor ve insanoğlu, küçük hesap potasında boğuluyor.
Bediüzzaman’ın, “Hırs, sebeb-i haybettir ve illet ve zillettir ve mahrumiyet ve sefaleti getirir” 3 tesbitine kulak vermek gerekir.
Bakınız, Muhyiddin-i Arabî, insanların uğrunda nizâ ettikleri, acımasızca boğuştukları şeyleri şöyle tarif diyor:
“Maddî hayata tapanlar, deniz suyu içenlere benzerler, içtikçe susuzlukları artar.”
İhtiras, hırs ve tama demek bu!
Bunun için insanlar, insanların dengesini bozuyor.
Dengesizin asabıyla oynuyor.
Ve ardından nizâlardan, nizâ beğen…
İster fert ol, ister devlet; dünya metâı için, değer mi?
Dipnotlar: 1- Camiü’s-Sağîr, 1: 3654 (Hakîm’in Müstedrek’i). 2- Said Nursî, Mektubat, 258. 3- Age., 262.