Gazetelerimizde, radyo ve televizyonlarımızda manşet ve ana haber konusu olan, yorumlarla saatleri işgal eden bu konunun,  ya yeni bir yasa çıkıncaya yahut da başka bir çözümde anlaşma sağlanıncaya kadar, gündemin ana maddesi olacağı anlaşılıyor. Daha önceki günlerde de, Genelkurmay Başkanının ifadesinin alınıp alınmayacağı, hatta tutuklanıp tutuklanmayacağı konusu ana gündem maddesi olmuş, sonra özel yetkili cumhuriyet savcısının ısrarı üzerine ifadesi alınmış ve tutuklanmıştı.
Peki, MİT Müsteşarlarının ifadelerinin alınamayacağı konusu neye dayandırılmaktadır? Denilmektedir ki, suç işlemişse veya ifadesi alınacak konu suça girmişse, ifadesi alınabilir. Ancak onun uğraştığı konular suça girmemektedir. Suç konusu değildir,   denilerek ifade vermeyeceği ve vermemesi lâzım geldiği belirtilmektedir. Peki, bu MİT Müsteşarlarının ifadesinin alınacağı olayının suç olmadığını, suç konusuna girmeyeceğini söyleyen kim? Kim biliyor suç konusu olmadığını veya suça girmediğini? Özel yetkili cumhuriyet savcıları da zaten suç var mı, suç işleniyor mu, onu araştırıyorlar. Adamın eylemlerine turnusol kâğıdı mı tutuyorsunuz da, suçun varlığını veya yokluğunu tesbit ediyorsunuz?
Hem Genelkurmay eski Başkanının, hem de MİT Müsteşarlarının ifadeleri, doğrudan doğruya,  re’sen, davet edilerek alınabilir mi? Genelkurmay eski Başkanınınki alınmış ve kişiyi tutuklamışsanız, ama ötekinin de ifadesinin alınmasına engel oluyorsanız,  oluşturduğunuz bu ikileme herkes güler!  Bu eşitsizliğe ve ikilemee karşı kimseyi haklı olduğunuza inandıramazsınız. Yargı, adalet ve devlet böyle ikilemlere konu yapılamaz. Böyle ikilemlerin faturasını sonra yine siz ödersiniz.
Hukuk,  yargı, yasalar ve anayasalar her gelenin her mevsim, her yerde ayrı ayrı yorum yapmasına müsait değildir. Devlet yönetimi ve adalet işleri disiplin, ciddiyet, saygı ve güven ister. Devlette keyfîlik ve şahsîlik olmaz.
Türkiye’nin böyle konu ve yorumlarla uğraşacak hali ve zamanı yoktur. Türkiye ana gündemiyle uğraşmalıdır. Kamuoyunu haftalar veya aylarca Genelkurmay Başkanıyla, MİT Müsteşarıyla, Cumhurbaşkanıyla, Başbakanla, Meclis Başkanıyla uğraştırmaya hakkınız yoktur. Türkiye’nin böyle bir lüksü yoktur. Şu devleti, şu anayasayı artık ciddî ciddî yerine oturtunuz. Sağlam maddelere, sağlam prensiplere bağlayınız. İşinize geldiği gibi yorumlara dayanmayınız, dayandırmayınız. Bu ülkenin uğraşacağı, kalkınması, dünya devletleriyle yarışı, sulh ve barış uğruna, insanlık uğruna, insan sağlığı uğruna yapacağı çok çalışmalar ve çok görevler vardır. Bırakınız, o konularla uğraşılsın.
Yazımızı bitirmiş ve tamamlamıştık. Gece ifadeye gitmeyen 4 MİT’çinin görüldüğü yerde yakalanması emri çıktığına dair haberler yayınlandı. Hükümetin derhal yeni bir yasa değişikliği ile MİT’çilerin yakalanması ve adliyeye sevk edilmesini yasa ile önlemek için harekete geleceği haberleri yayıldı. Böyle günlük, saatlik değişiklikler ile yasaları değiştirerek sorunlar çözülmez. Devlet yönetimi yaz-boz tahtası değildir.