"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Terör, şehit cenazeleri ve yerine getirilmeyen sorumluluklar

Av. Turgut İNAL
04 Eylül 2012, Salı
Terör olaylarının başlamasından bu yana 30 yıl geçmiştir. Son 2 ay içerisinde 70 şehit vermişiz ve biz hâlâ “şehitler ölmez, vatan bölünmez!” teranelerindeyiz. Şehitlerimizin sayısı 30 bini çoktan aşmış. Neredeyse bir ilçe nüfusu kadar... Kore Harbinde ya da Kıbrıs Harekâtında bu sayının yarısı kadar bile şehit vermedik.
Ordunun başındaki koca-koca, anlı-şanlı, tuğlu-tümlü, korlu-orlu, generaller, kurmay subaylar makamlarında sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi duruyorlar!
Sanki “kös” dinler gibi “ah-vah”ları dinliyorlar. Ana-babalarda ne yürek kaldı, ne de sabır… “Vatan sağ olsunmuş, şehitler ölmezmiş!..”
Peki, ölenler ve şehit olanlar arasında, ordu komutanlarının, bakanların, müdür ve müsteşarların, valilerin, para babalarının kaç tanesinin çocuğu ya da yakını var? Şimdiye kadar Nişantaşı’ndan Suadiye’den, Bebek’ten kaç tane şehit cenazesi kalktı? Hiç şahit oldunuz mu? Yanlış anlaşılmasın kimsenin ölmesini filân istediğimiz yok. Ama bu soru artık soruluyor ve sorulması da gerekiyor.
Anadolu’nun filanca köy ve kasabasında şehitler için yapılan törenlerde ya da şehit evlerine yapılan baş sağlığı ziyaretlerinde “yüksek makamlılar”ın gösterdikleri “ilgi”nin samimiyetine ne kadar inanıyorsunuz? O şehit evlerine o “yüksek makamlılar”dan tekrar giden olup olmadığını hiç düşündünüz mü?
Bağlanan şehit maaşları ve ikramiyeleri bu garip Anadolu halkı için, belki bir değer ifade ediyor diye düşünebilirsiniz. Fakat, büyük illerde düzenlenen “bir gecelik eğlenceler”e sarf edilen yüksek meblağları düşündüğümüzde, şehitlere tahsis edilen maaş ve ikramiyelerin son derece yetersiz kaldığı görülecektir.
Açılan yaraların parayla pulla kapanmayacağı son derece açık olduğu için üzerinde fazla durmuyoruz.
Siz 30 yıldan beri “uzatmalı başçavuş”undan “çok general”ine kadar bir tane sorumluya, “Gel bakalım koca komutan, sen bu şehadette ne kadar sorumlusun?” denildiğini gördünüz mü? “Otur şu sandalyeye ve anlat bakalım nasıl oldu?” diye ifadelerinin alındığını duydunuz mu hiç? 30 yıldır yaşanan bu şehadetler yüzünden kaç omuzdan kaç rütbe söküldü? Kaç “sorumlu” kışla dışına gönderildi?
Döşenen mayınlarla askerlerimiz havaya uçuyor, parça parça oluyor; teröristler ağır silahlarla karakollara kadar sokuluyor, baskın yapıyor askerlerimizi katlediyor; bazen aynı yere birden fazla baskın yapılıyor. “İçerden ihanet” ve “su-i istimal” iddiaları ise cabası… Ve bu durum yıllardan beri sürüp gidiyor; tekerrür etmemesi için siz hangi askerî ve istihbarî tedbirleri aldınız?
İş birbirini kollamaya gelince son derece “tedbirli” olan bu “zevat”ın serdettiğimiz suallere cevap vermeleri, en azından şöyle bir düşünmeleri gerekmez mi?
Her şey bir yana, olan bu ülkenin pırıl pırıl ve gencecik vatan evlâtlarına oluyor. Bütün sıkıntıyı geride bıraktıkları “gözü yaşlı,” “kalbi kırık” ana-babalar, eşler ve yetimler çekiyor.
Anlı-şanlı, aslanlı-kaplanlı, bandolu-marşlı, nutuklu-nutuksuz “zevat”ın konuşmaları ve vaatleri ise kimseyi tatmin ediyor.
Son derece fedakâr ve cefakâr olan bu ülkenin halkı yaşadığı büyük acılara rağmen susuyorsa, sabrından ve asaletindendir, yoksa “koyun” olduğundan değil…
Peki, “sabır taşı” çatlar da “Artık yeter!” derlerse, bu “ciğeri yanmış” insanların tepkilerinden “yüksek makamlı zevat” nasıl kurtulacak? Bazı şehit cenazelerinde yaşanan “tepkiler” size birşey anlatmıyor mu?
Son sözümüz şudur:
“Yüksek makamlı zevat” artık aklını başına alsın. Üstlendikleri sorumlulukların gereklerini yerine getirsin. Devletin tüm kurum ve kuruluşları el ele vererek bu terör belâsını bitirsin, her biri ayrı bir telden çalmasın.
Bu “yüksek makamlı zevat” şu söylediklerimizi de çok görmesin. Unutmasınlar ki, “ateş düştüğü yeri yakar.” 30 senedir bu ateş bir çok yuvayı yakmıştır ve yakmaya da devam etmektedir.
Halkımız verdiği şehitlerden dolayı tahmin edemeyeceğiniz kadar öfkelidir ve beddualıdır. “Mazlumun ahının ve duasının direk arşa çıkması” kuvvetli bir hakikattir.
Bizden söylemesi, bilesiniz!..
Okunma Sayısı: 865
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı