11 Nisan 2012, Çarşamba
Bizim Balıkesir’de paşalar daima ilgi çekmiştir. Vali, Paşa, Belediye Başkanı üçlüsü halkın dikkatinden hiç uzaklaşmamıştır. Rauf Küçük Paşa, Talat Alpan Paşa, Ali Hikmet Paşa Balıkesir halkının adeta ezbere bildiği paşaların başında gelir. Bu ve diğer sevilen paşaların isimleri, şehrin sokaklarına, mahallelerine, meydanlarına, eğitim kuruluşlarına, stadyumlara verilmiştir. Ali Hikmet Paşa Balıkesirlilerin ezbere bildiği paşaların başındadır. Hatta efsaneleşmiş gibidir. Ölümünün üzerinden en azından 60–70 yıl geçmiştir. Bu satırların yazarı biz bile, yıllarını geride bırakmış kişi olarak Ali Hikmet Paşayı görmemiştik, ama ismini bin defa söylemiş ve tekrar etmişizdir.
Vefat eden Rauf Küçük Paşa da Balıkesir’de epey zaman kalmıştır. Yüzbaşı ve binbaşı dönemlerinde 27 Mayıs’tan sonra yıllarını Balıkesir‘de geçirmiştir. 1980 yılının 12 Eylül’ünden itibaren albaylıktan başlayarak, tuğ ve tümgeneralliğini Balıkesir’de sürdürmüştür. Sıkıyönetim komutanı olarak adeta valileşmiş gibi sivil işlere el atmış, sivil kuruluşlarla ve şahıslarla çalışmalara girmiştir.
Biz Balıkesir Barosunda Rauf Paşa ile uzun zaman çalışma dönemleri geçirmişizdir. Baromuz Başkanlığında 12 Eylül’den sonra 11 kişilik heyet halinde kendisini ziyaretimizde, yapacağımız çalışmalar hakkında açıklamalarda bulunmuştuk. Açıklamalarımız bittiğinde bize, “Tamam mı, bitti mi?” sorusunu yöneltmiş, biz de, “Evet Paşam” demiştik.
Bize kelimesi kelimesine aynen, “Bak Turgut, 12 Eylül’de annenizin evinde yaptığımız toplantılar dönemi tarihe karışmıştır. Şimdi Baro Başkanı olarak sağda, solda, uluorta konuşmalar yapmaktasın, bunları duyuyorum, bu konuşmaları takip ediyorum. Babam mezardan çıksa, konuşmalarını savcılığa sevk edeceğim, dâvâ açmalarını isteyeceğim, benden asla sahabet bekleme” demiş, ben de,”Bitti mi Paşam” dediğimde, “Evet“ demişti.
O zaman kendisine dönerek, “Paşam, sakın ola bizim için muamele yapmanızda babanızın mezardan çıkmasını beklemeyin. Derhal harekete geçin ve savcılığa başvurun. Bizim asla sahabete ihtiyacımız yok. Sahabet hiç beklemiyoruz“ sözünü sarf etmiştim. O anda makam kapısı çalınmış, içeriye giren posta eri, “Komutanım, Baro Genel Sekreteri Av. Önder Kırlı nizamiye kapısına gelmiş, içeriye girmek istiyorlar” sözünü söylediğinde ona “Zaten gidiyorlar” cevabını vermişti.
Yüreğinde kötülük olduğuna hiç inanmadığımız Rauf Paşa o zaman müşterek arkadaşlarımız olan rahmetli Tamer Albayrak, meşhur kolonyacı Tarık Esmen ve İzmirli Ali Eker’e, “ Söyleyin arkadaşınız Turgut’a, konuşmalarından dolayı kendisini mahkemeye sevk edeceğim, Baro Başkanlığından ayrılsın, yoksa başı dertten kurtulamayacak” demişti.
İşin tuhaf ve ilginç tarafı, ben Baro Başkanlığımdan ayrılmak şöyle dursun, Balıkesir Barosu tarihinde rekor kıracak ölçüde en uzun süre, 12 yıl Baro Başkanlığını yapmış, duayen ve efsanevî başkan gibi çok çeşitli sıfat ve unvanları bize yakıştırmışlar ve bunu bütün Türkiye’ye yaymışlardı.
Rahmetli Rauf Paşamızın ışıklar içinde yatması için Allah’a duâ ederim.
Okunma Sayısı: 8586
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.