09 Şubat 2012, Perşembe
27 Mayıs’tan evvel başlanarak bugüne kadar başarılı olmuş veya olmamış bir düzinenin üzerinde askerî darbe, ihtilâle teşebbüs çalışmaları olmuştur.
Başarılı olanlar, seçilmiş milletvekilleri gibi meclise oturmuşlar, hükümette, devlet idaresinin köşe başlarında yer almışlardır. Böyle resmen devlet ve hükümet ricalinde veya mecliste yer almayanlar fiilî güçleriyle ordu komutanları gibi görev sürdürmüşlerdir. Türk askeriyesinin töre ve terbiyesinde bir üst rütbelinin, alt rütbeli subaya saygı göstermesi, selâm durması, arz-ı ubudiyet içinde hazırolda durması ne görülmüştür, ne duyulmuştur. Biz 27 Mayıs’tan sonra ihtilâlci yüzbaşıların karşısında, Yüzbaşı Numan Esin karşısında yarbayların, albayların selâm vaziyetinde durmasını esefle karşılamış ve utanmışızdır.
Dışarıda görevi sürdürürken, yanlarından rüzgâr bile uçurtmayan, kelli felli generallere ve subaylara şimdi sormak lâzım gelir. Bu ülkenin halkı, bu ülkenin insanı, ilkokuldan ve ortaokuldan itibaren ihtilâl yapsın, idareye el koysun, hükümeti devirsin diye okutmamıştır. Bu ülke gıdım gıdım toplayarak verdiği vergilerle sizi devletin hiçbir kademesinde görülmeyen imkânlara kavuşturmuştur. Bazılarınızda çift çift lojmanlar, denizde ve karada tatil köyleri, altlarında çift çift arabalar, 5 yıldız ayarında orduevleri... Asgarî ücretle çalışan kişinin değil, beş asgarî ücretle çalışan kişinin bile orduevlerine girişi serbest olsa, burada yemek yemesi mümkün değildir. Postalınızdan rugan ayakkabılarınıza, çift çift çoraplarınızdan tatillerinize, ikramiyelerinize, maaşlarınıza, ordu yardımlaşma imkânlarınıza, yıllarca süren ordu pazarlarınıza, kamplarınıza, orduevlerinde yapılan düğünlerinize, evinizden itibaren gittiğiniz yere kadar sizi toprağa bastırmayan makam arabalarınıza, size verilen imkânlar bu halkın yıllardan beri söyleyemediği, söylemek istediği acıların başında ve içinde bulunmaktadır.
Elini silâha atarak ihtilâl yapanlara, silâha sarılanlara ülkenin halkı haklarını helâl etmeyecektir. Bu suçun, bu haramın zamanaşımı olmayacaktır. Bunu yapanlara bu ülkenin verdiği her kaşık yemek haramdır. Size bu ülkenin yoksul halkı, ülkenin işsizi, hamalı, yer altında ve üzerinde çalışan, güneş yüzü görmeyen çalışanları haklarını helâl etmemektedir.
Silivri cezaevlerinde veya diğer cezaevlerinde yatan askerlerin sayısını bilmiyoruz. Ama generallerin sayısının 60’dan fazla olduğunu biliyoruz. Bu ülkede 60 vali, 60 umum müdür, 60 milletvekili, 60 müsteşar bir ihtilâl olayında bütünleşse, herkes ayaklanır; vatan millet Sakarya nutukları çekilir. Ama bu millet yıllardan beri ordusuna çok saygı duyduğundan susmayı yeğlemektedir. Yanardağların patlamasından, depremlerden önceki sessizlikten korkunuz. Sizleri insafa, iz’ana, ülkenizin insanına saygıya dâvet ediyoruz.
Orduda pırıl pırıl görev sürdüren binlerce, on binlerce subayımızı, askerimizi, paşalarımızı daha fazla itham ve şaibe altına almanıza gerek yoktur. Kendinize güveniyorsunuz, ilminizden, irfanınızdan, yurtseverliğinizden, çalışkanlığınızdan, cesaretinizden eminseniz, işte vatan sathında sizi bekliyorlar. Alın elinize flamalarınızı, geçin yüz binlerin, milyonların karşısına, kendinizi sevdirin, güvendirin, oylarını alın. İşte o zaman görelim ferasetinizi.
Beş bin kişilik, on bin kişilik alaylar, tugaylar, tümenler karşısında “Dikkat” emirleri, “Hazırol” emirleri çekmek, talimatlar vermek, hükümetler devirmek ve kurmak marifet değildir. Marifet, insan sevgisinde, insan saygısında ve ulusal iradeyi kazanmanızdadır. Sakın ola ki kendinizde kuvvet vehmederek ihtilâl yapmaya kalkmayın. İsterseniz bir deneyin. İçgüveysi evinde damatlık yapmak marifet değildir. Bizden söylemesi!
Okunma Sayısı: 1007
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.