On bir yıldır bütün ikazlara rağmen “askeri çözüm”de ısrarla Şam’ı devirmeye saplanan AKP iktidarının “tek şahıs”a endeksli “Suriye politikası” her haliyle can çekişiyor.
Bilindiği gibi Türkiye’nin “Astana süreci”nin garantör ülkeleri Rusya ve İran’la imzaladığı son sonuç bildirisinde Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünde barış ve istikrarın siyasi çözümle sağlanması taahhüd edildi. Her iki ülke de kesinlikle askeri operasyona “izin” vermediler.
ABD’nin Irak’tan sonra Suriye’nin taksimi ve ifnası amacıyla Fırat’ın doğusunda Türkiye’nin yanıbaşında elli bin TIR silâhla silâhlandırıp 100 bin militanlı ordu oluşturduğu bölgedeki en baş işbirlikçisi PYD/YPG’ye “uydu devlet” kurdurma emrivakisine karşı ülkenin yüzde 80’ine hâkim olan Şam’ın Türkiye sınırını tutması ve bütün ülkeye hâkimiyetinin önemi belirtildi.
Keza Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, başta Suriye’deki terör örgütlerinin, radikal grupların varlığına son verilmesi; milyonlarca sığınmacının evlerine dönmeleri ve insani durumun iyileştirilmesiyle sürdürülebilir normalleşmenin sağlanması için Şam’la işbirliğinde mutâbık kalındı.
ÖSO’NUN İSYANI KOMPLOYU DEŞİFRE ETTİ
Bütün yabancı askerlerin Suriye topraklarından çekillmesi, İdlib’teki pozisyonun terki, Suriye ordusu ile savaşma ve Şam yönetimini devirme amacıyla Ankara’dakilere kurdurulan “Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) dağıtılmasının gereği teyid edildi.
Mâlum daha önce Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel’le dönemin Suriye Devlet Başkanı Hâfız Esad arasında 20 Ekim 1998’de Adana’da imzalanan ve 2011’e kadar “iki ülkenin barışını, terörle ortak mücadeleyi, topraklarında birbirlerine yönelik terör örgütlerini barındırmamayı sağlayan “Adana mutâbakatı”nı öneren Putin baştan beri “Şam’la doğrudan işbirliği”ni öneriyor.
Bu bakımdan Cumhurbaşkanı’nın en son Soçi’deki başbaşa görüşmede Putin’in kendisine, “terör örgütlerinin etkisizleştirilmesi, sığınmacıların evlerine dönmesi ve Suriye’nin barış ve istikrarı için rejimle birlikte isabetli çözümü” tavsiyesini ifşası, akıbetsiz “Suriye politikası”nın iflasının ikrarı oldu.
Yıllardır kamuoyundan, muhalefetten gelen “Şam’la irtibat” çağrılarını “hiyânet” gibi ağır tahkirlerle suçlayıp reddeden Erdoğan’ın “Şam’la görüşme sinyalleri çakması”nın peşinden “Suriye’nin toprak bütünlüğünün önemi”ne işâret eden Dışişleri Bakanı bu ülkedeki taşeron terör gruplarının faaliyetlerine son vermesi izin işbirliğine hazır olup muhalefetle rejimi bir araya getirmeye çalışacakları”nı söyledi.
MUHALEFET “ŞAM’LA DİYALOĞA” ÖNCÜLÜK ETMELİ
Özetle, Ankara’nın Şam’a karşı 60 bin militanını silâhlandırıp maaşa bağladığı, Cumhurbaşkanı’nın “Kuva-i Milliye gibi” dediği ÖSO militan gruplarının Bakan’ın “Esad’la muhalefetin ateşkes yapması” teklifine tepki gösterip “Şam’la asla barışmayız!” protestosuyla El Bab ve Azez’de “Türkiye defol!” sloganları atarak Türk Bayrağını yakmaları Suriye’yi bölüp parçalama projesinde istimal edildiklerini ortaya koyuyor.
Anlaşılan, kıvılcımları Türkiye’ye sıçrayan, ağır maddi - mânevî ağır kayıplara mal olan Müslüman komşu ülkenin barışı ve bölgenin istikrarı için, demokratik muhalefetin - “altılı masa”nın Şam’la diyalog ve işbirliği için de devreye girip siyasi iktidara öncülük etmesi gerekiyor…