Gerçek şu ki Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya, Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya, Filistin’den Arakan’a, Suriye’den Yemen’e dayatılan küresel zulümle insanlık küresel musibete duçar oldu.
“Gerçekten insan çok zâlim ve çok câhildir” (Ahzâb Sûresi, 72) âyetinin hükmüyle, “küresel egemenlik ve çıkarlar” hesâbına yürütülen “projeler”le milyonlarca mâsumların kanı heder edildi.
Kur’ân’ın, “Senden ayrıldığında veya bir iş başına geçtiğinde, yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekinleri ve zürriyetleri helâk etmeye koşarlar. Allah ise fesâdı sevmez” âyetiyle (Bakara Sûresi, 205); Peygamberimizin, “İnsan neslinden onarılmaz büyük hâdiseler ve hastalıkların çıkacağı” hadisiyle, yeryüzünde bozgunculuk yayan mihrakların, tohumları, dolayısıyla gıdaları bozacağı, nesilleri ve insanlığı fesâda verip dejenere edeceği beyânıyla, tohumlar, tarlalar, ürünler tahrip edildi.
Kısır tohumlarla, genetiği, yaratılıştaki fıtrî yapısı bozdurulmuş gıdalarla hastalıklı nesiller meydana getirildi. İnsanlık israf ve kanaatsizlikle umumi musibetlere, kıtlık ve küresel hastalıklara mâruz bırakıldı. İnsanlık hırsıyla, israfıyla, menfaati uğruna “yuvası”nı tahrip etti. Küresel ısınma sonucu kuraklık ve iklim değişikliğiyle yerküreyi tahrip eden felâketlerle çevreyi, tabiatı kirletti.
AÇ GÖZLÜLÜKLE DÜNYANIN SAĞLIĞI BOZULDU
Özetle, menfaatçilik ve merhametsizlik, iktisadî ve sosyal adaletsizlikle insanlar arasında gelir dağılımı dengesizliği, sosyal bunalımları ve çatışmaları, huzursuzluğu ayyuka çıkarmış. Çıkarı için insanlığı ateşe veren, ülkeleri işgal edip sömüren, daha fazla para kazanma uğruna küresel zulümle yeryüzünü zulüm ve kanla bulaştıran gözü dönmüş küresel güç ve uluslararası sermaye, sınır tanımaz hırsla dünyanın dengesini bozdu…
İnsanların aç gözlülüğüyle ekolojik denge bozulduğu gibi, ihtiyaçlarından fazlasını harcaması ve israf iktisadî krize sebep oldu. Uluslararası sermaye, faiz, kısa zamanda çok kazanma hırsı, bankalar eliyle dünyanın iktisadî dengelerini altüst etti. Balıklardan kuşlara birçok hayvan türünün nesli tükeniyor.
Düşülen vartada, israf, aşırı tüketim, israf ve sefâhet, insanlığa pahalıya mal oluyor. Dünya nüfusunun yüzde 20’si, yeryüzündeki kaynakların yüzde 80’ini tüketiyor. Enerji rezervlerini ve hatlarını elde etmek, egemenlik kurmak uğruna silâh ve askerî harcamalara ayrılan para, dünyadaki bütün yardımların onlarca katı.
Dünyada en az bir milyar insan temiz sudan mahrum; yılda beş bin insan kirli sudan ölüyor. Her yıl yüzlerce hektar orman yanıyor.
Zâlim ve gaddar güçler, havaya saldıkları sanayi atıkları, zehirli gazlarla, atmosferi küresel atık çöplüğü enkaz ve süprüntülerle doldurdu. Beşerin kirli eli karıştığı yeri karıştırıyor, kirletiyor. Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, “parlak, temiz, nazif, kirsiz, bulaşıksız, ufûnetsiz (kötü kokusuz) arz (yeryüzü)”, insanlığın bulaşık elinin bulaşmasıyla kirletildi. (Lem’âlar, 487)
“YÜZ NEVİ HASTALIĞIN SİRÂYETİNE…”
Hulâsa, doymak bilmez hırsla genetiği bozdurulmuş, biyolojik müdahaleye tabi tutulmuş tohumlar ve gıdalarla “yüz çeşit hastalığın”, kanserin türemesine ve bulaşmasına zemin hazırlandı. Ve bir milyardan ziyade insan aç; buna karşılık bir milyar kişi obeziteden hasta.
Bediüzzaman’ın teşhisiyle, gaddar Batı medeniyeti “beşeri hasta etmiş”, “sû-i istimâl ve israfat ile yüz nevi hastalığın sirâyetine, intişarına (yayılmasına) vesîle olmuş.” (Hutbe-i Şâmiye, 158-159)
Bediüzzaman’ın ifâdesiyle, insanların günahları, zulümleri, adâletsizlikleri, haksızlıkları ve buna karşı insanlığın mani olmayarak, hatta hiçbir itiraz ve tepki göstermemesi; kısacası, “zulme rızâ zulüm” “umumî musibet”i davet etti.
Bundandır ki, “1957’de Emirdağ’da Bediüzzaman’in, talebesi Hulusi Beye hitaben, “Kardeşim, ben bu risâleleri saklasam belâ ve musîbet gelir” sözüyle, “beliyyelerin (belâların) istilâsı ve muzır (zararlı) şeylerin tasallutu, bâzı duâların evkat-ı mahsusalarıdır (özel vakitleridir)” hatırtatmasıyla, “bir vesile-i def-i belâ olan” Kur’ân tefsiri Nur Risalelerinin, derslerinin okunması belâların def’ine vesiledir. (Emirdağ Lâhikası, 32, 150, Son Şahitler, c. 1, s. 327)
Onun için, merkezler ve mahaller çapında Nur derslerinin, sağlık tedbirlerine uyularak devam etmesi fevkalâde ehemmiyetlidir. (Kastamonu Lâhikası, 14)