"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

“Deprem gerçeği” itirafı

Cevher İLHAN
28 Eylül 2019, Cumartesi
On binlerce insanın can verdiği 1999 depreminden yirmi yıl sonra gelen ve İstanbul’da tam bir paniğe sebebiyet veren “6’lık deprem”, maddî ve mânevi tedbirler açısından tam bir “ikaz” ve “erken uyarı” olurken, özelikle “deprem gerçeği”ne karşı en baş sorumluluğu taşıyan siyasi iktidarın hâlâ felâket üzerinden siyasetle politik polemiklerle çarpıtılmaya yeltenmesi dikkat çekici.

Amerika’dan dönen Cumhurbaşkanı’nın uçaktan iner inmez ilk açıklamasında “toplanma alanlarının ranta dönüştürüldüğü” eleştirilerine, böyle bir günde dahi sırf “millet ittifakı”ndan seçilip muhalefete mensup İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı dışlanması garabeti çarpıklığı sergilendi. “İktidara ilişik medya”nın yanısıra “merkez medya”da da -uzun süre- şehrin Belediye Başkanı’nın konu ile ilgili açıklamalarının verilmemesi “çarpık siyasî bakış”ın yeni bir tezâhürü oldu. 

Vakıa şu ki konunun uzmanları 1999 depreminin ardından İstanbul’da “deprem - afet toplanma alanı” olarak belirlenen 493 bölgeden 416’sının alışveriş merkezi, rezidans ve gökdelene dönüştürüldüğünü, âcil ulaşım yollarının otopark haline getirildiğini; geride -30’una helikopterlerin inebileceği- ancak 60 civarında “afet toplanma alanı” kaldığını ve bunların da önemli bir kısmının herhangi bir afet halinde toplanmaya uygun olmadığını bildirmişlerdi. 

Alman Alfred-Wegener-Enstitüsü’nün tabiî afetler konusunda dünyanın en tehlikeli on şehrinden biri olarak gösterdiği İstanbul’da “afet toplanma alanı” olarak belirlenen bölgelerde plaza ve gökdelenlerin dikildiğini belirtmişlerdi. 

PEŞKEŞ ÇEKİLİP TALÂN EDİLMİŞ!

Öncelikle TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu’nun, “deprem toplanma alanları”na ilişkin “17 Ağustos ve 12 Kasım 1999 depremlerinin ardından İstanbul’da ‘Afet Acil Eylemi Planı’ çerçevesinde 470 toplanma alanı belirlenmiş; ancak bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Doğal Afet Komisyonu raporuna göre bu alanlardan sadece 77 tanesi varlığını sürdürebilmiştir” araştırmasıyla bu durum teyid edilmişti. (gazeteler, 24.8.17) 

Bundandır ki mahalli seçimler öncesi iktidar partisinin İstanbul adayı Binali Yıldırım’ın, “Deprem dönüşümü ile ilgili sorunları devam ediyor mu? Allah korusun bir deprem olacak, bunu hepimiz biliyoruz. Yeşil alanımız, depremde toplanma alanlarımız bile yetersiz” yakınmasında İstanbul’un muhtemel bir depreme hazırlıklı olmadığı hayıflanmasında bulunmuştu. (gazeteler, 20.2.19) 

Özetle, bu hayıflanma, özellikle 1999’da tesbit edilen yüzlerce fazla deprem toplama alanının süreç içerisinde gökdelen, rezidans, avm olarak ranta açıldığının itirafı olan ikrarı olurken, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 1999 Marmara Depremi’nin ardından Japonya Uluslararası İşbirliği Ajansı (JICA) ile ortaklaşa hazırladığı ve 2002’de tamamlanan “Afet Önleme Azaltma Temel Planı’na göre İstanbul’da muhtemel bir deprem sonrasında ‘toplanma alanı’ olarak 470 yerin kamu kurumları eliyle inşaat projelerinde kullanıldığı” sonucu vaziyeti ele veriyor.  

Kısacası, uzmanların tesbitiyle vatandaşlar için toplanma alanları bir yana, İstanbul’da Afet Acil Eylemi Planı çerçevesinde kamuya ait tüm arsalar rant için satılıp talân edilmiş. On binlerin mezar yeri bile yok, Tamamına yakını peşkeş çekilip yapılaşma yoluyla ortadan kaldırılmış…

İTÜ Afet Yönetim Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu’nun “Deprem şurada, fay hattı burada, tsunami tehlikesi vesaire... Sadece tesbiti yapıyoruz, oturuyoruz ağlıyoruz, ama çözüm yok” şikâyeti işin içyüzünü açığa çıkarıyor. (Milliyet, 17.3.19)

Keza TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Prof. Dr. Cemal Gökçe’nin “İstanbul’da boş bulunan her yere, normalde kamu, belediye ya da vakıf arazisi olan her yere binalar yaptılar. Dolayısıyla insanların evlerinden çıktıktan sonra toplanacakları alan kalmadı” ifâdeleri İstanbul’un depreme hazırlıksızlığını ortaya çıkarıyor. 

RANTLA ÇÖKÜŞÜN ÖRTÜLÜ İKRARI…

Aslında “İstanbul’da AFAD’ın bırakın yüzlerce, binlerce, on binlerce şu anda ilân edilmiş toplanma alanları söz konusudur, vardır. Ve bunlar kendi sitesinden da AFAD’ın sürekli olarak yayımlanmaktadır” diye konuşup Cumhurbaşkanı’nın “Bunun tabiî bir de sürekli güncellenmesi de söz konusudur. Öyle toplanma alanları vardır ki bugün toplanma alanıdır, ama yarın il veya ilçe planlarında yapılan değişiklikle belki sahipleri orayı farklı şekilde değerlendirir, onun yerine daha farklı yerde bir başka toplanma alanına da AFAD ilân edebilir. Yani bunların hepsi değişkendir” sözleri bu gerçeğin örtülü teyidi oluyor. (gazeteler, 26.9.19) 

Ve sanki on yedi yıldır yerel yönetimlerde de iktidarda değillermiş gibi iktidar mensuplarının en üst düzeyde âdeta muhalefeti suçlamaları pişkinliği, doğruyu yanlış, yanlışı doğru gösteren “menfi siyaset”in ne hâle düşürdüğünü deşifre ediyor.

Okunma Sayısı: 2274
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı