"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Felâket “geliyorum!” demiş

Cevher İLHAN
17 Şubat 2024, Cumartesi
TESBİT

Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni’nde hâlen dokuz madencinin sun’i siyanürlü toprak dağı altında kaldığı göçük fecaati de göz göre gelmiş. Her ne kadar iktidardakiler, ısrarla “toprak kayması” deseler de göçüğün, uzmanların ifadesiyle patlamanın birkaç gram altın 100 -150 metre kazıyla tonlarca çıkarıldığı on milyon tondan fazla içinde ağır metal olan zehirli toprağın sıkıştırılmadan yığılmasından kaynaklandığı belirtmeleri dikkat çekici.

Nitekim 800 bin metre alana yayılan ve Enerji Bakanı’nın ifadesiyle 400 bin kamyonla ancak kaldırılacak toprağın daha bir gün önce işçilerin yığılı topraktan tepede çatlakların oluştuğunu bildirmeleri bu tesbiti teyid ediyor.

Aslında yüzde 20 hisse ile bir “yandaş” yerli şirketin ortağı olduğu Kanadalı şirketin işlettiği maden ocağının 135 kere denetlenmesinin hatta bir defasında üç ay kapatılmasının, baştan beri bu ocakta “sorunların” ve “sıkıntılar”ın olduğunu ortaya koyuyor.

Doğrusu, gelen tehlike ile ilgili çok ciddi uyarılar da yapılmış. Ve ne yazık ki bunlardan hiçbiri nazara alınmamış. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB), “Madende yaşanan facia, göz göre geliyorum diyen bir fâciadır. 6 Aralık 2023 tarihinde İliç’de açtığımız iki ayrı davanın bilirkişi keşfindeydik. 2. Kapasite artırımı için Bakanlığın verdiği ÇED olumlu kararı ve açık ocak işletme genişletmesi için verilen ÇED gerekli değildir kararına karşı açtığımız davalardı. ‘İliç Çöpler Altın Madeni işletmesi kapatılmalıdır ve rehabilite çalışmalarına başlanmalıdır’ dedik. Facia geliyor dedik...” açıklaması bunlardan biri.

Ancak en çarpık olanı, ÇED (Çevre Değerlendirme) raporunu imzalayan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak AKP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı Murat Kurum’un 21 kamu kurumundan görüş alındığı”nı ileri sürmesiyle “Bakanlığın görüşü değildir” diye “onay”ın karambola getirilmek istenmesi.

Oysa konunun uzmanları her ne kadar diğer bazı kurumlardan “görüş” alınsa da sonuçta ÇED raporunu imzalama yetikisinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na ait olduğunu bildiriyorlar. Dahası bunu gibi ülkenin dört bir yayında bunun gibi yirmi siyanürlü altın madeni sahası olduğu ve bir kadarının daha açılmasına çalışıldığı haberleri çıkıyor.

Buna göre, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak “Ben ÇED raporlarına baktın; benim bir ilgim yok” diyen Kurum’un bütün suçu ve sorumluluğu diğer kurumlara yükleyip esas sorumlu kurum olan Bakanlığı “sorumsuz” çıkarmaya çalışmasının hiçbir ciddiyetinin bulunmadığını kaydediyorlar.

Bundandır ki “Aslında bu bir kaza değil, bu bir cinâyet, göz göre göre olmuş bir felâkettir” tesbitinde bulunan İyi Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta’nın tesbitiyle “bunu ‘kaza’ olarak adlandırmamak lazım. ‘İkinci Çernobil’ olarak adlandırabileceğimiz bir çevre felâketiyle karşı karşıya olabiliriz. Bu kadar büyük felaketin olma ihtimali çok kuvvetli olan bu yatırım için ÇED raporu düzenleniyor ve ÇED raporu onaylanıyor. Üstelik sadece Fırat’ın üzerinde değil, fay hattının da üzerinde bu havuzlar ve buna ÇED raporu verildi. Bakanlık onayladı, bu ÇED raporunu veren Bakan da bugün ‘İstanbul’u mamur edeceğim’ diye ortaya çıkan Murat Kurum’dur. Tabii bu felaketin baş sorumlusu Murat Kurum, bu kararları veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır” değerlendirmesi işin iç yüzünü açığa çıkarıyor.

İBRET

Şirketlere kıyak üstüne kıyak…

AKP iktidarında sekiz defa çıkarılıp para uğruna çürük binaların “sağlam” gösterildiği  “imar affı”nın dokuzuncusunun 6 Şubat depremleri üzerine Meclis’ten geri çekilmesinde ya da Kamu İhale Kanunu’nun ihaleleri partizanca yandaşlara peşkeş çekilmesi amacıyla iki yüze yakın kez değiştirilmesi olduğu gibi “maden yasası” da 21 kez değiştirilmiş.

İbret verici olan, iktidar partisinin yine bir “torba yasa” içinde enerji yasalarında değişiklik yapılmasını öngören kanun teklifini Meclis Genel Kurulu’nun gündemine kadar getirmiş olması.

Erzincan İliç Çöpler Madeni’ne ait pasa alanında yaşanan göçük nedeniyle geri çekilip ertelenen “yasa teklifi”ndeki yer altı ve yer üstü kaynaklarının kullanımı, maden, doğal gaz, yenilenebilir enerji patronları için pek çok avantaj sağlanması.

Buna göre Kıyı Kanunu’nda yapılacak değişiklikle göller üzerinde de imar planı yapılmaksızın yenilenebilir enerji üretim santralleri kurulması; maden işletmek için rapor gerekmemesi; şirketlere birden çok kaynak izni, lisanssız da üretim yapılabilmelerinin sağlanması. 

Ayrıca lisansı dolan tesisler farkı ödeyerek lisans alabilmeleri; âfet bölgesinde elektrik kurulun belirleyeceği şartlarla temin edilmesi; ve en vahimi nükleer sızıntıda tesisi işletenin sorumluluğu olmaması…

Anlaşılan şirketlere kıyak üstüne kıyak sunulmuş ve son kıyaktan son anda son fecaat üzerine cayılmış…

HAFTANIN SÖZÜ

“Türkiye’de ne yolsuzluk, ne idari, ne adlî, ne medya, ne yargı denetimi sağlıklı yapılmıyor. İktidar partisi yerelde ve genelde siyasi kamu malını yağmalaması için örgütlenen bir organizasyona dönüşmüş.”

Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Başkanı

Okunma Sayısı: 1409
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Seyit Battal arslan

    17.2.2024 20:07:03

    Bundan büyük felaket mi olur ? 85 milyonun ,hatta Orta doğunun ,hava kaynağı, Su kaynağı,oksijen kaynağı olan daglarimizi,biri avuç altın uğruna,( ( bize düşen ) ( gerisi Avrupasına tnlarca) bir avuç altın ugrunamilyonlarin kaynağı hazinesi olan,daglarimizi,Siyanurlemek ve Zehirlemekten felaket ne olabilir ki; Selam ve dua

  • selma

    17.2.2024 17:32:09

    Tam bir facia. Hukuki, ahlaki, dini ne kadar, maddi, manevi değer varsa her açıdan çok büyük bir facia. Ortaokul öğrencisine bile sorsanız, durumun vehametini anlatırdı ki, nerde kaldı yetkili makamların tespiti. Bir de: Bu faciada büyük sorumluluk sahibi olanlardan biri olan kişiyi İstanbul'un başına getirmek istiyorlar. Hesap sormak yerine bir de ödül!! ÖYLE Mİ ?

  • HÜSEYİN İLHAN

    17.2.2024 11:51:43

    'İmar barıı ,diyerek halkını göz göre göre dolandıran ve dolandırtan bir zihniyet ki bu zihniyet kanunlar tam tatbik edilse tıpkı terörist gibi vatana ihanetten yargılanıp ölüm cezası olmadığı için ÖMÜR BOYU TECRİT EDİLMİŞ,TEK KİŞİLİK HÜCRELERDE mahkumiyet kararı verilerek tüm iktidar ve onlarla iltisaklı olanların mamaleklerinin müsadere edilmesi gerekir. ÇED raporu konusunda yanlış yapan bu şehsın yıkım ve tahribatı için İSTANBUL adaylığı asla başkanlığa dönüşmeden mani olmak gerekir. Bilhassa ehli iman sahipleri ebedi hayatlarını mahvetmek istemiyorsa bu ihanetin başlarına duuuuur demelidir.

  • Erhan

    17.2.2024 00:49:34

    Zulüm felaketin ev sahibidir. Zulmün evini yıkmak, ancak! Hak, Hukuk, Adaletle olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı