"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İran’ın İsrail’e saldırısının analizi…

Dr. Aytekin COŞKUN
23 Mayıs 2024, Perşembe
İran, 1 Nisan günü Şam konsolosluğu vuran İsrail’e, 14 Nisan da SİHA’larla karşılık verdi.

Saldırı öncesi duruma baktığımızda, İsrail Gazze’de tam hakim pozisyonda değil, Dünya kamuoyu İsrail’in Gazze de soykırım yaptığını dillendiriyor, Netenyahu kendi halkı tarafından istenmeyen adam pozisyonda ve halk Tel Aviv de hükümetin düşmesi için gösterilerine aralıksız devam ediyor.

İran’ın desteklediği Hizbullah,(Batı Şeria) Hamas-İsrail savaşında Hamas’a destek vermedi. İsrail, Şam’a saldırarak, İran’ı bölgesel bir savaşa çekmeyi, soykırım tablosundan kamuoyunu uzaklaştırmayı ve müttefiklerinin desteğini kazanmayı umduğunu bir yapı söz konusu. İran zaman zaman kışkırtmaları tolere etti ve bölgede 3. Dünya savaşının çıkmasını isteyen güçlere karşı itidalli durdu. Şam’daki konsolosluğuna saldırı gerçekleşene kadar bu tutumu devam etti. Bu saldırıyı kendi topraklarına yapılmış olarak algıladı. İran tuzağa düşmeden ve halkı karşısında prestijini kaybetmeden karşılık vermesi bekleniyordu. Ayrıca Molla rejimine karşı kısmi ayaklanmalar ile birlikte, Gazze’ye karşı net bir girişim içinde olmayışları da bu beklentiyi artırdı. Kontrollerindeki Hizbullah’ta Hamas’a tam destek vermiyordu.

Misilleme kaçınılmaz hale gelmişti. Fakat öyle tasarlanmalıydı ki, bölgede kalıcı top yekûn bir savaştan kaçınılacak, İsrail’e ders verilecek ve bölge müttefiklerini de ‘’ben İran’ım’’ mesajı verilecekti. ‘Stratejik Plan’ dahilinde, Amerika-İsrail-Batı ekseniyle ilişkileri çok çetrefilli hale getirmeden yapılmalıydı. Ki saldırı sonrası İran halkının sokaklara dökülmesi planın işlediğini göstermişti.

İsrail taktik değiştirmiş, İran içinde stratejik tesislere sabotajlar, bilim insanlarına suikastlar, Suriye’de Devrim Muhafızları’na ağır kayıplar vermekten ziyade direk olarak ilk defa İran topraklarına saldırı düzenlemişti. İsrail İran kartını açtmıştı.

Bu yüzden bu saldırının kodları farklı idi. İran, bölgede caydırıcı güç olduğunu söylerken, itibarını da kurtarmalıydı. İsrail saldırısını bu sefer vekillere değil, direk İran toprağı sayılan Şam konsolosluğuna yapmış olmasıydı. Bununla birlikte bölgesel savaştan kaçınma konusunda İran ve ABD temkinli idi. Çetrefilli bir diplomasi, Türkiye ve Katar üzerinden yürütülürken, saldırının kodlarının yapısı anlamaya çalışılıyordu.

ABD,bölgedeki ortakları aracılığıyla İran'dan itidalli davranmasını isterken, İngiltere, Avustralya ve Almanya dışişleri bakanları, İran’la temas halinde idiler. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Çin'den yardım istedi. Nede olsa İran, Çin ile iyi ilişkiler içinde idi. Bu trafik İran’a ABD’yle müzakereye girerek misillemeyi kalibre etme şansı verdi. ABD ile bu diyalogdan İran

kazançlı çıkmıştı, İran’ın mesajını “ABD, İsrail ile İran arasındaki çatışmaya müdahil olursa bölgedeki Amerikan güçleri saldırıya uğrayacak. Siz bizimle uğraşmayın, biz de sizinle uğraşmayız." Şeklinde direk verdi. Bununla birlikte ABD doğrudan bir saldırı durumunda İsrail'in yanında yer alacağı uyarısını yineledi.

İran kontrollü bir misilleme ile, Hamas’a yardımla birlikte Gazze deki soykırımı tekrar gündeme taşımak istiyordu. Bu aynı zamanda hem içeriye hem de dışarıya bir mesaj olacaktı. İran özellikle ABD’den bu işe karışmamasını, eğer ABD bu saldırıya karşılık İsrail’le birlikte hareket ederse bu kısmi 3. Dünya savaşının başlaması demek olacaktı. Bölge inanılmaz şekilde bir anda alev topuna dönüşebilirdi. ABD bu konuda tam bir net cevap vermek istemedi, İsrail’i desteklemekten kaçınmayacaklarını söyleyerek durumu ortaya koymuştu. İşler kızışmaya başlamış gibi gözükse de İran ve ABD bölgede kalıcı bir savaştan yana değildiler.

Bu arada İsrail farklı bir strateji izledi. Bölgeye takviye güç gönderilirken, CENTCOM Komutanı General Michael Kurilla da olası saldırıya karşı savunma çabalarını koordine etmek üzere İsrail’e gelmişti. Savunma Bakanı Austin de ABD'nin tam desteğine güvenebilecekleri konusunda mevkidaşı Yoav Gallant’a güven verdi.

ABD ye göre, İsrail’e savunma desteği vermek, savaşa girmek manası taşımıyordu. Washington Posttaki haberde, savunma bakanı Austin’in 3 Nisan'da Gallant'a İran’a saldırı öncesi ABD’nin yeterince bilgilendirilmemesinden şikayetçi olduğunu yazmıştı. Bu şu demekti, İsrail atacağı adımları önceden ABD ye haber veriyor demekti. Zaten sürece bakıldığında ABD konudan haberdar edilmişti. ABD Genelkurmay Başkanı savaştan kaçınmaya çalıştıklarını vurgularken, her iki ülkenin karar alma aşamasında söz sahibi olmak istiyordu.

Neticede İran, ABD’nin “Yapma” uyarılarına rağmen, örtülü bir angajman ile kaçınılmaz hale gelen misillemeyi, İran-Amerikan çatışması ya da bölgesel savaşı tetiklemesini önleyecek şekilde planlayarak uygulamaya koymuştu. Tehditler ve restleşmeler sonrasında İran “Vuracağım” sözünden dönmedi. ABD’ye “Bu işe karışırsan bölgedeki Amerikan üsleri hedefimiz olur” şeklinde diplomatik açıklamalarla yetinmişti. ABD’de İsrail’i koruyacağı mesajını tekrarlarken, Reuters’in geçtiği haberde “Tepki belirli sınırlar içinde olmalı” mesajının verildiği duyuruldu.

ABD’nin tutumu İran’ın füzelerini durdurma ile sınırlı kalacak ve Amerikan çıkarları hedef alınmadığı takdirde pek karışmayacaktı. İsrail’in İran topraklarına karşı olası yanıtı olursa işte o zaman ABD devreye girecekti. Ama görünen o ki, ABD buna taraftar değildi. Nitekim geniş çaplı İsrail tarafından karşılık verilmesi, şimdilik olmayacak gibi görünüyordu. ABD buna izin vermeyecekti, çünkü savaş çıksın istemiyordu.

Nihayetinde İran, ‘sınırlı’, ‘dozu iyi ayarlanmış’, ‘gerilimi tırmandırmaktan kaçınan’ ve ‘vekil güçlerin de dahil olduğu bir misilleme’ yapacağını diplomatik kanallardan duyurdu.

Bu saldırının kodlarına baktığımızda, İsrail ilk kez Arap ülkeleri dışında bir devletin saldırısına uğramıştı. 1973 savaşından beri İsrail’in dokunulmazlığı bir nebzede olsa bu saldırı ile kırıldı. “İsrail’e dokunan yanar” tezi de bir yerde çökmüştü. İsrail’in uluslararası koalisyonla birlikte hareket etmesi, tek başına herkesin üstesinden geleceği inancı da yıkılmıştı. Gelecekteki hiçbir savaşı artık bağımsız yapamayacağı görüldü. ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün İran’ın SİHA’larını önleyerek İsrail’in işini kolaylaştırmıştı.

Savaş Kabinesi’nden Benny Gantz bu saldırıda koalisyonun oluşmasını stratejik başarı olarak gördüklerini vurguladı. ABD, İngiltere, Fransa ve Ürdün’ü yanına alan bir güç oluşmuştu. Özellikle demir kubbenin eksik kalan yönlerini bu ülkelerin tamamlaması, tek başına demir kubbenin bir işe yaramadığını da dünya öğrenmiş oldu. İsrail’e bu saldırının savunma ayağının maliyetinin 1,5 milyar dolar olduğu bilinmekte. Savaş kabinesi “İran'dan bunun bedelini, bize uygun şekilde ve zamanda alacağız” şeklinde bir açıklama ile olay şimdilik geçiştirildi.

ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’in İran’a yönelik karşı saldırısına destek vermeyeceklerini söylemesi İsrail’i bir nevi dizginlemişti. İran'a verilecek yanıtın felaketle sonuçlanacak bir bölgesel savaşı tetikleyecek olması bölge için felaketti. Biden, “Bir zafer kazandınız. Galibiyeti kabul edin" dediğini aktardı. Birlikte saldırıyı bertaraf ettiklerini vurgulayan Biden bir bakıma zararın hafif kaldığı ve zafer ilan etmenin mantıklı olacağı üzerinden ‘misillemeye gerek yok’ telkininde bulundu. New York Times’a göre bu görüşmeden sonra İsrail misillemeden vazgeçti. Halbuki Savaş Kabinesi’ne yetki verilmişti.

İran’ın hedefleri arasında askeri tesislerle sınır kalması da Biden’in işini kolaylaştırmıştı, ayrıca sivil kaybı yoktu. Fakat İsrail’de halkın büyük çoğunluğu, saldırı sonrasında hava limanlarına akın ettiği ve ülkeyi terk etmeye çalıştıkları söyleniyor.

ABD, İsrail’i koruma taahhütlerine sıkı sıkıya bağlıyken İsrail yalnız bırakılmayacağı hesabıyla İran’a yine saldırabilir. Ama İran’ın dışında Irak, Yemen ve Lübnan’dan eş zamanlı gerçekleşen salvolar gösterdi ki İsrail, ABD’yi işin içine çekmeden bir savaşa giremez. Amerikan-İngiliz-Fransız üçlüsünü peşi sıra sürüklemesi şart. Şu aşamada Biden’ın uyarısının etkili olduğu, ‘Üçüncü Dünya Savaşı’ senaryolarının şimdilik rafa kaldırıldığını söyleyebiliriz.

İsrail ordusunun SİHA, güdümlü füze ve balistik füzelerin yüzde 99’unu durdurduklarına dair bir başarı hikâyesini öne çıkarması, Tel Aviv’in misilleme yapma isteğini pek göstermiyor. Amerika ve İngiltere’nin, SİHA’ları İsrail hava sahasına ulaşmadan düşürdüğü belirtilmişti. TelAviv, Kudüs, Ramallah ve El Halil kentlerin semalarından birkaç SİHA görüntüleri basına

yansısa da, fırlatılan SİHA’ların %90'dan fazlası İsrail'e ulaşmadan vurulduğu söylenmekte. 170 SİHA ve 30 güdümlü füze İsrail hava sahasına ulaşamadı. 120 balistik füzeden birkaçı hava sahasına girmeyi başardı.

İran Genelkurmayı, İsrail istihbarat merkezi ve Nevatim Üssünün başarıyla hedef alındığını açıklaması ilginçti. Türkiye’den ise Kürecik Radar Üssünün kullanıldığına dair haberler yansıdı. Bölgesel bir savaşa yol açmadan intikamını alan İran için en önemli sonuç, caydırıcılığını koruması ve İsrail'in herhangi bir yerde İran çıkarlarına, şahsiyetlerine ve vatandaşlarına saldırması halinde misilleme yapılacağının tespiti olmasıydı.

Bu saldırı ile İsrail’in savunma kapasitesi bir nevi çözülmüştü. SİHA’ları farklı yerlere gönderen ve müttefiklerinin de dahil olduğu ileri teknoloji kullanmaya zorlayan, bir nevi İsrail’in savunmasının haritasını çıkarıldığı bir saldırı olmuştu. İran’ın bu saldırıda, SİHA’ların yüzde kaçı hedefe ulaştı sorusundan ziyade, Hizbullah la birlikte stratejik olarak Demir Kubbeyi çözmeye yönelik atışlar olduğu şeklinde basında tartışmalar başladı. İran gerekli adımı atarken, sıra İsrail de. Misilleme her an olabilir mi? Bekleyelim görelim.

Okunma Sayısı: 646
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şevket PAKSOY

    23.5.2024 17:16:20

    Helikopter kazasının zamanlaması sorduğunuz orunun cevabı olabilir mi ?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı