"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Komşularla arayı acilen düzeltmeli

Dr. Aytekin COŞKUN
06 Haziran 2024, Perşembe
Dünya gözünü İsrail-Hamas savaşına çevirdi. İsrail’in yaptığı soykırım ve insanlık dışı zulümlere odaklanmış durumda, fakat gözden kaçırılmaması gereken ise, iç dinamiklerin devam etmesi. Bir çok ülke kendi iç dinamikleri ve dış dünya ile uğraşmaya devam ediyor.

ABD, kasım ayındaki başkanlık seçimlerine odaklansa da şahin ve ulusalcı kanadın savaşları ortada. TRUMP ve BİDEN için zaman daralırken, 6 Kasım sabahı yeni başkan seçilecek. Lobi faaliyetlerinin dorukta yaşandığı ABD senatosu ve temsilciler meclisi üyelerinin tavırları ise, İsrail’in arkasında koşulsuz durmak, soykırıma sessiz kalmak, İsrail’e silah ve mühimmat yardımında bulunmak, üniversitelerde baş gösteren insan onurunu kurtarma yolundaki Filistin yanlısı mitingleri coplarla hizaya çekmek, halkın sesine kulak tıkamak şeklinde olunca, adalet, hak, hukuk gibi kavramlara karşı insanlarda negatif algılar başladı. Düzelme olabilir mi? Diye soruyorlar. Aynı ABD’nin bir yandan da dünyaya şekil vermeye çalışıyor olması ise işin cabası.

Bu gelişmeler, AB ülkelerinde kafa karışıklığına yol açtı. Ukrayna’nın başına gelenlerin kendilerinin de başına gelebileceği düşüncesindeler. Bu yüzden savunma sanayi ve silah ticaretine inanılmaz yatırım yapıyorlar. Rusya’nın kendilerine karşı savaş başlatmasından korkuyorlar ve bu korkularını en üst düzeyde dile getiriyorlar.

Çin’in Avrupa pazarına inanılmaz bir şekilde iktisadi yeniliklerle giriyor olması da ayrı korku senaryosu. İşçi ücretleri yüksek diye fabrikalarını söküp Çine götürüp monte eden Avrupa, şimdi, transfer ettiği teknolojik gelişmelerin, Çin tarafından kendilerine ekonomik silah tarzında doğrultulmasından endişe duyuyor. Bununla birlikte Asya ve Çin’in zenginliklerinin Avrupa’ya intikali noktasında Zengezur Koridoru, Kalkınma Yolu, Avrupa Ekonomik Koridorlarının (IMEC) açılma çalışmaları da Avrupa’yı düşündürüyor. Ayrıca bölgeyi daha cazip hale getiriyor.

Türkiye, sınır komşusu olan Suriye, Irak ve İran ile Azerbaycan’ın da katılımıyla bu ticari güzergahların alt yapı ve işletilmesi noktasında çözümler üretiyor. Eski kırgınlıkların bir kenara bırakılması ve ekonomik açıdan muhteşem getirileri olacak bu koridorların sahip çıkılması ve işletilmesi elzem.

Suriye’de, Türkiye sınırına yakın alanda, PKK/YPG unsurlarının, ABD destekli olarak ayrı bir devlet kurmanın ilk aşaması olan, serbest seçim yapma çalışmaları söz konusu. 11 Haziran 2024’te Suriye’nin kuzeyinde YPG seçim için yerel yönetimleri bastırıyor. Seçim olursa, ayrılıkçı, kaçak bir devlet kurmanın önü açılabilir. Türkiye bu noktada kırmızı çizgisini çizdi.

Kabul edilemez bir yaklaşım olarak görüyor. Burada Suriye’nin toprak bütünlüğü önemli. Bunu pekiştirmek ve 750 km olan sınırımızı güvenli hale getirmek açısından, Türk yetkililer acilen, ESED ile görüşme planlamalılar. Çünkü ekonomik alt yapılar güvenlik sağlanırsa gelişiyor. Kavganın kimseye faydası yok. Kaldı ki Suriye tarafı da bu konuya sıcak bakıyor.

Irak ise özellikle Kalkınma Yolu projesi alt yapı çalışmalarına hız vermiş durumda. Türkiye-Irak ilişkilerindeki yükselen ivmeye, mart ayında yapılan bakanlar düzeyindeki Irak ziyareti ile start verildi. Özellikle görüşmeden sonra yapılan ortak açıklamada PKK'nın Türkiye ve Irak için ortak güvenlik tehdidi teşkil ettiği, PKK'nın Irak tarafından yasaklı örgüt olarak kabul edildiği açıklaması, Türkiye-Irak ilişkilerindeki pek çok kilidi açmış durumda. İki ülke yetkililerinin; eşgüdümlü şekilde, düzenli aralıklarla ve sonuç odaklı bir yaklaşımla çalışmak üzere mutabık kalmaları, terörle mücadele, ticaret, tarım, enerji, su, sağlık ve ulaştırma alanlarında işbirliği başlatmaları, Kalkınma Yolu Projesini pozitif olarak tetikledi.

Irak Başbakanının, Hindistan'da gerçekleştirilen G-20 Zirvesinde, kurulmak istenen Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoruna (IMEC) yanıt olarak Ortadoğu'yu Avrupa'ya bağlayacak olan Kalkınma Yolu Projesi'ni "en verimli, en direkt ve en ekonomik" yol şeklinde deklere etmesi çok önemli bir gelişme. IMEC projesi, pratiklik ve maliyet açısından soru işaretleri taşıyor, bilhassa İsrail'in Gazze'ye müdahalesinin ardından, projenin yapılmasının mümkün olmadığı noktasında. Ayrıca Aden Körfezi ve Kızıldeniz'deki güvenlik sorunları ve bölgedeki mevcut durum, uluslararası ticareti olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. O yüzden bu projenin hayata geçmesi, tüm taraflara kazandıracak.

Irak'ın Basra Vilayetindeki Büyük Fav Limanı'nı tamamlaması ve bu limandan Türkiye'ye uzanacak bir demir ve kara yolu hattının inşası inanılmaz bir ivme kazanmış durumda. Uzun yıllardır planlanan ve birçok olumsuz koşula rağmen süren "Büyük Fav Limanı" projesinin tamamlanması ile Ortadoğu'nun bu en büyük limanı Irak'ın açık denizlere doğrudan erişim sağlayan ilk limanı olacak. Fav Limanı'nın inşası ile paralel olarak geliştirilmesi planlanan ve Basra'dan başlayıp Türkiye sınırına kadar uzanacak olan 1200 km'lik demir yolu ve kara yolunun Kalkınma Yolu Projesiyle entegre edilmesi ile Avrupa'ya ulaşım daha da kolaylaşacak.

Irak'ta güvenlik eskiye oranla daha güçlü, ama IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin hücre yapılanmaları ve lokal düzeydeki faaliyetleri halen sürmekte. Ayrıca milis grupların varlığı ve PKK gibi terör örgütlerinin Musul, Kerkük, Sincar, Mahmur gibi bölgelerdeki faaliyetleri güvenlik riskleri oluşturmakta. PKK'nın Irak'ta "yasaklı örgüt" olarak tanımlanması ve Irak'ın bu konuda Türkiye ile iş birliği yapması olumlu bir adım olarak görülüyor. Irak'taki devlet

yapısının henüz tam olarak oturmamış olması, hükûmet içindeki grupların dış bağlantıları, Erbil ile Bağdat arasındaki uzlaşmazlıklar, özellikle bütçe ve petrol gelirlerinin paylaşımı gibi konular, projenin ilerlemesine engel teşkil etse de projenin hayata geçirilmesi için çalışmalar sürüyor.

Türkiye, Irakla ilişkilerini en üst düzeye çekmiş durumda. Suriye ile de bir an önce aynı duruma gelmeli, en üst perdeden diplomatik görüşmeler başlamalıdır. Devletler birbirine küsmez, dost ya da düşman da olmaz, çıkarlarını korumak adına ortak paydada buluşmaları diplomaside asıldır. Artık dünya ekonomik şartların üzerinde dönüyor.

Türkiye’nin, Irak ve Suriye’ye karşı sorunların bilincinde hareket ederek, uygun stratejiler geliştirmesi lazım. Bu proje, Ortadoğu'dan Avrupa'ya bir geçiş köprüsü, aynı zamanda Türkiye'nin Körfez ülkeleri ile olan bağlantısını da güçlendirecek. Türkiye'nin izlemesi gereken diplomasi stratejisi, ekonomik şartları dikkate alan ve bölgedeki tüm devletlerle iş yapabilen bir vizyon içermeli. Körfez ülkelerinin benimsediği çok bağlantılı ve çok taraflı politikalarla uyum içinde olunmalı. Geçmişte gerilimli olan BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkiler yeniden yapılandırmalı. Kalkınma Yolu Projesi, herkes için faydalı olacak ve üye ülkeler arasındaki ilişkilerin de güçlenmesini sağlayacaktır. Bu strateji, bölgesel istikrarın korunması ve ekonomik kalkınma için önemlidir.

O yüzden Türkiye komşuları ile arasını acilen düzeltmelidir.

Okunma Sayısı: 604
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı