Birleşmiş Milletler’in yapısının ‘adalet’ temeline oturmadığını söyleyenler arasına eski BM Genel Sekreteri Ban ki Moon da katılmış. Bu da şunu gösteriyor ki, doğru eleştiriler yapılırsa ‘insanlık’ BM Güvenlik Konseyindeki “5’li ekip”i devre dışı bırakabilir.
Eski BM Genel Sekreteri Ban ki Moon, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni eleştirirken şöyle demiş: “Sistem bozuk, güncelliğini kaybetmiş, temsil gücünden yoksun, barış ve güvenliği sürdürmek ve masum hayatları korumak gibi en temel işlevini yerine getiremiyor.” (TRT Haber, 27 Haziran 2024)
Ban ki Moon, BM Güvenlik Konseyi’nin en temel vazifesini yerine getiremediğini de söyleyerek, daimi üyeleri eleştirmiş.
Elbette bu, BM’ye karşı yapılan ilk eleştiri değil. Son 10 yılda BM’ye karşı eleştiri oku atanların sayısında ciddi artış var. Bu eleştirilerin tamamı haklı eleştirilerdir. Çünkü BM’nin yapısı gereki alacağı kararlar “5 daimi üye ülke”nin inhisarı altındadır. Yani, dünyanın geri kalanı hangi konuda ne karar alırsa alsın; bu karar “5 daimi üye”den birinin ‘veto’suna takılırsa o karar uygulama imkanı bulamaz. Peki, dünyada bu kadar yanlış, bu kadar anlamsız, bu kadar haksız bir sistem ve uygulama olabilir mi?
Burada önemli olan, BM’ye haklı eleştirileri dile getirenlerin kendilerinin “hak, hukuk ve adalet” yolunda ilerliyor olmasıdır. Yani, bir yandan BM’ye haklı eleştirileri dile getirip öte yandan da benzer yanlış ve haksızlıkları yapan idarecilerin ‘haklı eleştirileri’ dikkate alınmaz. Ülkemizi idare edenler de bu noktada çok haklı itirazlar ortaya koyuyorlar. Fakat aynı zamanda iç politikada yapılan yanlışlar; BM konusundaki ‘yüzde yüz haklı eleştiriler’i etkisizi hale getiriyor. Mesela, dünyaya hitap ederken “BM adil değil” diyen bir idare ve idareci; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin ilgili kararlarını dikkate almayacağını ilan ederse ortaya büyük bir çelişki çıkmaz mı? Eğer ülkemiz hem içerde hem de dışarda “hak, hukuk ve adalet yolu”nda kararlı adımlarla ilerlemiş olsa; BM sistemi hakkında dile getirmiş olduğu “çok haklı eleştiriler” dünya nezdinde daha faza kabul görürdü.
“Kendisi himmete muhtaç dede, nerde kaldı başkasına himmet ede” ya da “Ele verir telkini, kendi yutar salkımı” tavrı uluslararası camiada destek bulmaz.
Elbette BM eski Genel Sekreteri Ban ki Moon’a da “Genel sekreter olduğunuz dönemde niçin bu meseleyi gündeme getirip hal çaresi bulmadınız” diye sormak mümkün. Tabii ki “büyük devletler”in kurduğu bu sistemi tadil etmek ve düzeltmek kolay değil. Bu ülkeler ellerindeki gücü devretmemek için büyük direnç gösterir. Buna rağmen haklı tenkitleri cesaretle dile getirmek şart. Mutlaka sonunda “insaniyet” bu yanlış gidişe dur diyecek diye ümit ediyoruz...