Vatandaşın gözüne hoş görünmek için yapılan çalışmaların başında da yaya kaldırımlarını yenilemek geliyor. Kırılsın ya da kırılmasın hemen her seçim döneminde yaya kaldırımları bir defa elden geçer ve milyonlar bu uğurda harcanır.

Geçen günlerde bir ilçe belediye, şehir içinden geçen ana yol üzerindeki sokak lambalarını değiştirip yerine daha güzel görünen, renkli lambalarla ışıklandırılmış yeni direkler dikiyordu. Sökülen direklerin paslanmaz galvaniz sacdan yapılmış ve gayet temiz ve yeni olduğu görülüyordu. Buna rağmen o direklerin sökülerek yerlerine ‘daha güzel görünen’ yeni direklerin dikilmesi Türkiye şartlarında israf sayılması icap etmez mi?

Daha sağlam olduğu şüpheli ama ‘daha güzel görünen’ yeni sokak lambalarının dikilmesinden sonra bu ‘hizmet’i duyuran ilgili belediye, “Çok daha güzel olmadı mı?” diye sosyal medyadan ilanat yaptı. Evet, göze güzel görünen ve ışıklandırılan yeni sokak lambaları belki ‘daha güzel’dir, ama aynı zamanda ‘göz göre göre israf’ değil miydi? 

Ekonomik sıkıntının had safhada olduğu bir dönemde başta belediyeler olmak üzere bütün devlet kuruluşlarından; azami iktisat, azami tasarruf ve azami ölçülü hareket etmesini beklemek vatandaş olarak hakkımız değil mi? Yeni sokak lambası direkleri ve yeni parke taşları ‘daha güzel’ olmuş olabilir. Fakat şu an için ‘daha güzel’den ziyade ‘daha faydalı’ya ihtiyacımız var. Bütün Türkiye’yi göz önüne alırsak, kaldırım taşları için harcanan para ile başka neler yapılabileceğini hiç hesapladık mı?

Elbette ihtiyaç olan yerlere kaldırım taşı da döşenir, sokak lambası da takılır. Ancak bunu yaparken gerçekten ihtiyaç olup olmadığına bakmak gerekmez mi? Var olan taşları ‘daha iyi görünsün’ diye yenileyecek durumda mıyız?

Söz sokak lambalarına geldiği için yeniden hatırlatmak icap eder ki, kış aylarında tamamen boşalan belki de binlerce köyümüz var. Boş olan bu köylerimizde aylarca sokak lambaları yanmaya devam ediyor. “Yazın dolu olan ve kışın boş köy nerede var?” diyen olursa Çayeli Senoz Vadisi’ndeki köyleri misal verebiliriz. Kış aylarında çoğunlukla boşalan bu köylerdeki sokak lambalarının yanmaya devam etmesini izah edecek bir bahane var mı? Bu paralar netice olarak bizim cebimizden çıkmıyor mu? Bunlar ‘milli servet’ değil mi? Niçin buna bir çare aranmaz ve bulunmaz? 

Basit gibi görünen bu ‘israf kalemleri’ alt alta yazıldığında ortaya belki de milyarlık bir rakam çıkabilir. Peki, Türkiye milyarları çöpe atıp israf edebilecek kadar zengin mi? Velev ki zengin olsa yine de israf etme hakkı var mı?

Güzel görünse bile her türlü ‘israf’a itiraz etmeli ve hayır demeliyiz vesselam.