"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Küstüren hutbe olur mu?

Faruk ÇAKIR
22 Ekim 2020, Perşembe
Siyasî cenahtan öyle bir hava yayılıyor ki, en birleştirici olması gereken hutbeler bile insanları bir araya getiremiyor.

Yılların tecrübesiyle camiye, kışlaya ve okula siyaset sokulmaması gerektiğini millet olarak görmedik mi?

Mütedeyyin camianın imtihanı kaybetmek üzere olduğunu, yine aynı camiaya mensup olanlar haklı olarak dile getirmeye başladı. Yakın zaman önce ilahiyatçı yazar Abdulaziz Kıranşal şöyle demişti: “Bugün 106 tane ilahiyat fakültemiz var. Bu ilahiyat fakültesinde görev yapan 10 bin akademisyenimiz var. 314 bin talebemiz, 150 bin din görevlimiz var. Bin 607 tane İmam hatip lisemiz, 44 bin tane imam hatip hocamız var. 500 bin tane imam hatip talebemiz var. Binlerce derneğimiz, vakfımız, tarikatımız, şeyhimiz, hocamız, bizim gibi yazan çizen… Peki biz ne için Peygamberimiz’in (asm) meydana getirdiği o değişimi meydana getiremiyoruz?” (Yeni Asya, 13 Ekim 2020)

Benzer bir tesbit de yine gazeteci yazar Ahmet Taşgetiren’den geldi. Taşgetiren, camilerde okunan Cuma hutbelerine dikkat çekerek şöyle yazmış:

“(...) Dinin görünürlüğünün camiden çok siyaset alanlarında ortaya çıktığı ve kamplaşmanın ‘Din dili’nden de beklendiği, ya da kaçınılmaz olarak ‘Dini atmosfer’in ‘Siyaset atmosferi’ ile birlikte harmanlandığı bir Türkiye ortamı yaşıyoruz. Bunu siyasetçi de yapıyor, Diyanet ve tarikat – cemaat vs gibi dini camialar da. Kimi ‘Benim tabiî görüntüm’ diye yapıyor, kimi siyaset gerilimi oralara sürüklediği için yapıyor. 

“Din bir siyasî anlam kazanıyor. Herkes taraf oluyor, din de taraf hale getiriliyor.  

Camiye giren yürekler acaba caminin her boyutu ile bütünleşiyor mu? Hutbe dinleyen insanlar, imamın yüreği ile buluşuyor mu? Ya da imam cemaatin tamamının yüreği ile bütünleşme gibi bir kaygı ile hareket ediyor mu? (...) Diyanet İşleri Başkanı’nın en çok tartışıldığı süreçleri yaşadık. (...) Meselâ Diyanet, bu tartışmalar içine girmenin insanların din ile ilişkisine nasıl yansıdığını ölçmek gibi kaygı taşımış mıdır merak ediyorum.” (Karar, 18 Ekim 2020)

Esasında bu haklı kaygılar, siyasetçilerin ‘dini alet ettikleri’ni akla getiriyor. Ve bu  endişeyi mütedeyyin insanların dile getirmesi ayrı bir önem kazanıyor. Bakalım bu sözlerin doğrudan ya da dolaylı muhatapları ne diyecek? Belki de kendilerini bu sözlere muhatap saymayacaklar, ama hakikat bu.

Haklı olarak eğitim ve okul ders kitaplarının muhtevasını tartışıyoruz, ama hutbelerin muhtevası da en az okul ders kitapları kadar önemlidir. Camiye gelenleri camiden küstüren bir hutbe ve vaaz anlayışı olur mu? Maalesef hal ve gidiş tam da bu noktada düğümleniyor. 

Belki bu tesbitlere itiraz edenler olacaktır. Ama Şam oradaysa ‘arşın’ da burada. Her konuda anket yapan ve milletin taleplerini merak eden idarecileri cami cemaatine bu konuda bir defa olsun soru sordu mu? Haydi, “Cami çıkış anketleri” yapın ve milletin  okunan hutbeler hakkında ne düşündüğünü bir sorun. Bunu yapmak istemiyorsanız, Cuma günleri cami kapılarından ‘canlı yayın’ araçları kurun ve milletin hissiyatına mikrofon uzatın.

İdareciler ve siyasetçilere şaka gibi gelebilir, ama bu mesele çok önemlidir. İnsanlar, son zamanlarda okunan hutbeler sebebiyle camiye, cemaate ve manevî değerlere küsmek üzere. Bunun vebalini kim ödeyecek ve bu içten tahribat nasıl tamir edilecek?

Okunma Sayısı: 4269
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet KATMER

    24.10.2020 12:49:29

    "Ali Fuat Çakmak kardeşimiz sırf bu yüzden CAMİ de CUMA namazı kılmıyorum" diyor. O zaman CUMA namazını nerede kılıyorsun. Makalenin haklı tarafı olsa da belki istemeden ayrımcılığa çanak tutuyor. "Sırf bu yüzden cuma namazı için camiye gitmeyi bıraktım diyenler." O zaman CUMA namazını nerede kılıyorsunuz? Lütfen papaza kızıp ta ORUÇ bozmayalım. Yazar kardeşim sende makaleni daha dikkatli yazarak CUMA NAMAZINI kılan azlara engel olmak değil de arasıra da olsa CUMA NAMAZI kilabilen kardeşlerimizi teşvik edici yazılar yazmaya gayret edelim. Maalesef HUTBELER diyanet kontrollü oluyor, diyanet'te siyasi muhtevalı hutbe yerine İMANÎ ve İTİKADÎ konulu HUTBE hazırlamalıdır.

  • Mehmet Birisi

    22.10.2020 17:49:43

    Ben Cumalara gitmeyi sırf bu hutbeler yüzünden bıraktım.

  • erhan

    22.10.2020 14:59:39

    55 yaşında bir insan olarak bu hutbelerden dolayı cuma namazı için camiye gitmeyi bıraktım. vebali buna sebep olanlarındır. Allah sebep olanlara koymasın İnşallah. sebep olanlar, kebap olsun.

  • Oğuz

    22.10.2020 14:15:22

    Abi çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Özellikle cuma namazlarında öyle zamanlar oluyor ki siyasi parti propagandası yapılır gibi hutbe okunuyor insanın içine tiksinme ve müslüman kardeşe karşı nefret duygusu oluşuyor. Bu büyük bir sorun! İnş. Milleti dinden imandan iyice soğutmadan hatalarından dönerler

  • Ali Fuat Çakmak

    22.10.2020 09:57:12

    Siyasallaşan cami ve imamlar nedeniyle camide cuma namazı kılmıyorum.

  • Oğuz Yiğiter

    22.10.2020 07:32:33

    Allah razı olsun. Belki de son zamanların en ihtiyaç duyulan bir makalesi. Gerçekten camilerin bu derece siyaset arenası haline getirilmesi çok feci bir durum. Tam da en büyük musıbet dine gelen musıbet hakikatının ne olduğunu yaşayarak görmüş olduk. Bu tablonun uzun vadede kimseye faydası yok. Acilen çıkılmalı bu yürek yakan tablodan...

  • Halil

    22.10.2020 04:05:12

    Malesef kardesi kardese kusturen nefret soylemleri uzun zamandir camilerimizde .Ahmet Tasgetiren ve onun gibiler bu nefret ve bolucu soylemlere yol acanlardandi kisaca sari okuzu vermeyecektiniz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı