Türkiye’yi idare edenlerin de itirafıyla eğitimde arzu edilen seviyede değiliz.
Başta pek çok konudaki başarısızlıklarına çeşitli bahaneler bulan idarecileri, ne hikmetse eğitim noktasındaki eksikliği itiraf ediyorlar.
Cehalet en büyük düşmanlardan biri olduğuna göre, bu düşmanı mağlûp etmek için eğitime hak ettiği değer verilmelidir. Eğitime ne kadar ehemmiyet verilirse yine de fazla sayılmaz.
Peki, eğitimde istenen seviyede olmadığımız itiraf edildiği halde gereği yapılıyor mu? Bu soruya keşke müsbet cevap vermek mümkün olsaydı. Sanki her şey yolunda, eğitim sisteminde sıkıntı yok gibi bir tavır sergileniyor. Oysa eğitim konusu sadece eğitim yılı başında ya da ‘Öğretmenler Günü’ vesilesi ile değil, Türkiye’nin ‘kalıcı gündemlerinden biri’ olmak durumunda.
Eğitim ve öğretmenler konusu gündeme geldiğinde ekseriyetle öğretmenlerin aldığı ücretler ya da yaz tatilleri konuşuluyor. Sadece öğretmenlerin değil, maaş ile çalışan herkes geçim sıkıntısı çekmektedir. Dolayısıyla öğretmenlerin maddî sıkıntıları mutlaka halledilmeli, ancak mesele sade maaş ve maddî sıkıntılar değildir. Bu mesele hakkında fikir beyan ya da iyileştirme vaadlerini sıralayanlar çoğunlukla hadisenin maddî yönüne dikkat çekiyor. Ekonomik sıkıntılar eğitimin problemidir, ama ilk ve tek problemi olarak görülmemeli.
Her fırsatta ifade edildiği üzere eğitimdeki sıkıntıların doğru yönden tartışılması için işin içinde olan öğretmenler ve idarecilerin tavsiyeleri dikkate alınmalı. Ayrıca ihtisas sahibi olan sivil toplum kuruluşu ve diğer uzmanlar da problemin çözümü için tekliflerini ortaya koymalı. Belki de en önemli mesele, öğretmenleri, velileri ve öğrencileri dinlemektir. Bazı eğitimcilerle sohbetlerimiz sırasında, eğitim sisteminde yeni teklifleri dile getirme yolunun tıkalı olduğunu beyan ediyorlar. Bu yol açık olsa ve yaşanan sıkıntıları aşmak için öğretmenlerin teklifleri dikkate alınsa muhtemelen pek çok sıkıntı daha kolay aşılacak.
Eğitim meselesi bu kadar mühim olduğu halde niçin TV’ler başta olmak üzere sosyal medyada yeteri kadar gündem olamıyor? Öğretmenlere kulak veren, onların tekliflerini bir potada toplayan çalışmalar mutlaka yapılmalı. Ayrıca bu meselelerin tartışıldığı panel ve benzeri toplantılar düzenli şekilde yapılmalı ve çözüm teklifleri hayata geçirilmeli. Eğitim meselesini halletmiş ülkeleri örnek almak da bir yol değil mi? Başka konularda ülkeler örnek alınırken, eğitim konusundaki başarılı ülkeler niçin örnek alınmaz?
Tabiî ki okul ders kitaplarının muhtevası da çok önemli ve bunu tartışmaya bile başlamadık. İlk okuldan son okula kadar çocuklarımız gerçekten öğrenmesi icap eden bilgileri mi öğreniyor? Ve daha da önemli, öğrenebiliyorlar mı?
Okul, veli, öğrenci, öğretmen ve idareciler birlikte düşünmeli ve çıkış yolu mutlaka bulunmalı vesselâm.