Mescid-i Aksa’nın şehrinde küçük bedenleri ile kalplerinde taşıdıkları büyük iman ile küçük çocukların Cennette selamı var. Masumun kanıyla boyanan, mazlumun gözyaşı ile yıkanan, bombalar yağan, savaşla yıkılan Filistin, kalbi kör, ruhu sağır, aklı karanlığın aynası olan, vicdanı lâl kesmiş dünyanın, İslam âleminin, ümmetin, insanlığın, imkanların en büyük, en derin imtihanıdır. Eşi benzeri görülmemiş bu savaş, akan kan, dinmeyen gözyaşı, iyileşmeyen derin yara, bitmeyen zulüm dünyayı kasıp kavuran ve ele geçiren sönmeyen bir cehennem ateşidir.
Peygamber Efendimiz (a.s.m) savaş ile ilgili hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştur: “(Ey ümmetim! Savaş hâlinde iken bile) Zulmetmeyiniz, işkence etmeyiniz, çocukları öldürmeyiniz.” (Ey ümmetim! Savaş hâlinde iken bile); Çocukları, mabetlerine çekilip ibadetle meşgul olan (Hristiyan, Yahudî vs.) kişileri, kadınları, yaşlıları ve savaş harici işler için kiralanan kişileri öldürmeyiniz. Kiliseleri yakıp yıkmayınız, ağaçları köklerinden kesmeyiniz.”
Rabbimiz Kur’ân-ı Kerîm’de buyuruyor ki: “Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah onları cezalandırmayı, korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim Sûresi, 42.ayet)
Alem-i İslam’ın gözbebeği Mescid-i Aksa, Cennetten bir düş Kudüs, Cennette selamı olan ve Cennette gülümseyen aziz toprak Filistin, bir zalim eliyle, bombalarla Cehenneme çevrilir iken, dünya dilsiz bir şeytan haline bürünmüş. Bu gün şahit olduğumuz Filistin’i yakıp yıkan, yok eden, sayı ile ifade edilmesi bir insanlık utancı olması gereken, masum ve küçük bedenleri hayallerini gerçekleştirecek hayat haklarını en acımasız, en acı şekilde toprağın altına konulurken, bu Cehennemin iki devlet arasında olan bir savaş olduğunu insanlığın, insanın, bir kalbin ve bir vicdanın kabul etmesi mümkün olamaz.
Tarafsız kalmak, susmak, görmemek, tepkisiz olmak, bu savaşı kabul etmek, ortak olmak, ebedi bir kaybediş kazanmak değil midir? Bediüzzaman hazretleri, “Muhakkak ki insan çok zalimdir.” (İbrahim Sûresi: 34.) ayetine en a’zam bir tarzda şimdiki boğuşan insanlar mazhar olmalarından, onlara değil taraftar olmak veya merakla o cereyanları takip etmek ve onların yalan, aldatıcı propagandalarını dinlemek ve müteessirâne mücadelelerini seyretmek, belki o acib zulümlere bakmak da caiz değil. Çünkü zulme rıza zulümdür; taraftar olsa zalim olur, meyletse “Zulmedenlere en küçük bir meyil göstermeyin; yoksa Cehennem ateşi size de dokunur.” (Hûd Sûresi: 113.) âyetine mazhar olur” ifadelerini kullanır.
Dünya, insanlık ve âlem-i İslam cehennem ateşine sürükleyen gaflet uykusundan uyanmalı. Hiçbir atan kalp, tende can, hayalleri, anneleri, babaları, çocukları olan masum olan bir hayatın dahi en zalim şekilde katledilmesi matematiğin sembolü bir rakam gibi, aklı ve vicdanı olan bir insan tarafından kabul edilmesi imkânsızdır. Cennette gülümseyen toprakların çocukları, kadınları, şehitleri şahadet ile bakileştirler. “Zulüm ile abad olanın, akıbeti berbat olur.” Rabbimiz tarafından vaat edildiğin üzere zalimlerin ve zulümlerin sonu gelecektir. Âlem-i İslam’ın gözbebeği Mescid-i hür, masum çocukların hayallerini gerçekleştirecek bir hayatı, Filistin’in özgürlüğüne en kısa zamanda kavuştuğu günlere şahit olmak duasıyla…