"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hekim olarak İbn-i Rüşd (1)

Feyzullah ERGÜN
19 Nisan 2020, Pazar
Dünya düşünce tarihinde Avrupa Rönesansı’nın öncülerinden sayılan İbn-i Rüşd, bir filozof olarak tanınmış ise de, büyük bir hekim olduğu yeterince bilinememiştir.

Filozof bir hekim olan İbn-i Rüşd 1126 yılında Kurtuba’da doğdu ve zamanın büyük bir ilim merkezi olan bu şehirde büyüdü. Ebu Velid Muhammed İbn-i Rüşd, Batı dünyasında Averroes olarak tanınmaktadır. Başta Kur’ân ilimleri ve hadis alanında yüksek seviyelere ulaştıktan sonra, ardında birçok ilim dalında eserler bırakarak 1198 yılında Marakeş’te vefat etti. Asıl amacımız ise, az bilinen ve tanıtmaya çalışacağımız tıp ilmindeki eser ve tavsiyelerini, günümüz kültür ve düşünce çevrelerine taşımaya gayret edeceğiz.

“Tıp alanında yazdıkları onun önemli bir tabip olduğunu ispatlamaktadır. Galenos’un tedavide kullandığı metot ile ilgili İbn-i Rüşd’ün şerh ve yazıları büyük önem arz eder. İbn-i Rüşd tıbbî araştırmalarında, insanın biyolojik ve psikolojik yapısı üzerinde durmaktadır. Kan dolaşımı ve kalbin yapısı hakkında verdiği bilgiler daha sonra gelen birçok Müslüman ve Avrupalı tabibe önderlik etmiştir. Özellikle anatomi ile ilgili bilgiler verirken, insan vücudunun mükemmelliğini anlatır ve bu muazzam yapıya bakınca, İNSANIN İMANININ KUVVETLENDİĞİNE işaret eder. Gözün ışığa karşı duyarlı olan kısmının ağ tabakası yani retina olduğunu belirtir. Bu bilgiler ise, günümüz tıbbının da kabul ettiği bir bilgidir. Her ne kadar daha çok tıbbın teorik yönü üzerinde durmuşsa da, zaman zaman gerek sarayda gerekse kendi yakınlarının tedavi edilmesinde, uyguladığı yöntemlerle de pratik tıbbın üstadlarından olduğunu göstermiştir. Tıp ile felsefeyi, tıp ile fıkhı birbirlerine yaklaştıran ve tabip ile fakih arasında daima bir diyaloğun olması gerektiğini dile getiren İbn-i Rüşd, bizzat kendisinin bir fakih olarak tedavi yöntemlerinde HELÂL ve HARAM olan gıda ve ilâçların, bu helâl ve haramlık sınırlarının ne olduğunu izah etmektedir. Bundan dolayı da TIP ile DİNİN asla çelişmediğini ve aralarında çatışmanın da mümkün olmadığı görüşündedir. Tedavide sihir, büyü ve efsun gibi yöntemlerin, gök cisimlerinin insan vücudu üzerinde etkili olduğunu ileri sürmenin, asla bilimsel olmadığını, bunların şifa vermediğini ve İslâm dininde bu gibi yaklaşımların kabul edilmediğini ifade eder.” 1

İbn-i Rüşd’ün tıp dalında telif ettiği, tanınmış eseri ‘El- Külliyat Fi’t Tıb‘ dır. Bu değerli eserini 36 yaşında iken yazmaya başlamış ve tam yedi yılda tamamlamıştır. Kitap yedi ayrı bölümden meydana gelmiştir. İncelenen konular sırasıyla bütün organların anatomisi, organların faydaları ve fizyolojik fonksiyonları, genel hastalıklar ve belirtileri hakkında bilgiler, bazı belirtilerin hangi hastalıkların belirtileri olduğu, ilâçlar ve gıda maddelerinin tedavide nasıl kullanıldığı, genel sağlığı koruma (HIFZ’US-SIHHA) kurallarını ve sağlığı korumadaki fonksiyonlarını ve yaşlıların beslenme şekilleriyle, hastalıklardan şifa bulma hakkında önemli bilgiler vermektedir. İbn-i Rüşd bu eserinde, tıp ilminin hakikatlerini ilm-i hikmet, felsefe ve sosyoloji kurallarıyla bağdaştırarak izah etmekte ve farklı bir pencere açmaktadır.

Zamanının en büyük hekimlerinden birisi olan İbn-i Rüşd “İlimle imanı birleştirmeye çalışmış, tıbbın bir dalı olan anatomiyi de ‘İNSANI, ALLAH’IN VARLIĞINA GÖTÜREN BİR DELİL VE VASITA’ olarak görmüştür. Görmekle de kalmıyor, bunu birçok şekillerde başardığını da belirtiyordu. Kitabı Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur. Doktorlar hür düşünceyi, onun eserleri sayesinde öğrendiler.” 2

Tıp eğitimi veren kurumların, tıp tarihi konularında İbn-i Rüşd’ün EL- KÜLLİYAT Fİ’T TIB kitabını detaylarıyla inceleyip, hak ettiği seviyede gündeme almalarının çok faydalı olacağına inanıyoruz. Bu gün dahi ondan yararlanılacak birçok ipucu bilgiler bulunabilir. Bu noktadan hareketle, İbn-i Rüşd’ün bu kitabından seçtiğimiz görüş ve bilgileri aktarmakla da, tıp tarihine hizmetten büyük mutluluk duyacağız.

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Prof. Dr. Ahmet AĞIRAKÇA, İslâm Tıp Tarihi, s.346, Akdem Yayınları 2016.

2) Şaban DÖĞEN, Müslüman İlim Adamları, s. 72, Yeni Asya Neşriyat 2004.

Okunma Sayısı: 4289
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı