Zamanımızda bütün insanlık âleminin korkulu rüyası haline gelen covid-19 pandemisindeki yayılma hızı ve can kaybı oranı, mücadele ve kontrol çalışmalarını zorlaştırmaktadır. Elektron mikroskobuyla görülebilen bir virüs, insanlık fen ve medeniyetini temelden sarsmış, ülkelerin ekonomilerini de perişan etmiştir. Korunma ve tedavi yollarının arayışları, aralıksız devam etmektedir. Koronavirüs cinsinden olan covid-19, Kadir-i Ezelî’nin (cc) icad ve irade ve kudretiyle faaliyetini sürdürürken, yeri ve zamanı geldiğinde MUTASYON değişimini gerçekleştirerek, mikroskobik bir varlığın kontrolsüz ve başıboş olmadığını ve İlâhî iradenin kontrolünde hareket ettiğini akıllara ifade etmektedir. İnsanlık âlemini kuşatıp, esir eden koronavirüsünün etki alanını zayıflatıp, yok etmenin yollarını tesbit ederek, hayat şartlarımıza uygulamakla kovid-19 fobisinin aşılabileceği ve pandemiden zarar görmeden korunabileceğimiz mümkün olabilecektir.

Kovid-19 salgınından korunabilmenin temeli OTOİMMÜN sistemin (bağışıklık sistemi) güçlendirilmesine dayanmaktadır. Bağışıklık sisteminin desteklenmesinde, sağlıklı bilginin yanında, güçlü bir manevî havanın sağlayacağı psikolojik dengenin rolü çok önemlidir. Sağlıklı beslenmenin, organizmaya sağlayacağı faydaların, bağışıklık sistemini de güçlendireceği bilinen bir gerçektir. Sağlıklı bir bağışıklık sisteminin geliştirilmesi, düzenli bir bağırsak fizyolojisi ile sağlanabilir. Faydalı bakterilerin fonksiyonlarını güçlendiren, probiyotik kaynağı gıdalarla, antioksidan yüklü nimetlerden faydalanacağımız bir beslenme düzeni, bağışıklık sisteminin omurgasını teşkil edecektir. 

Kovid-19 araştırmalarında, dünyanın önemli isimlerinden birisi olan Dr. Leo GALLAN, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde yaptığı çalışmalarında: “Kovid’le mücadele konusunda öğrenebildiklerimizden bazıları, önleyici tedbirler açısından yüksek polifenol (Özellikle soğuk sıkma zeytinyağından günde 1-2 yemek kaşığı içmek, 1-2 tatlı kaşığı öğütülmüş çörekotu ve UD-I HİNDÎ, bal karışımından günde 1-2 tatlı kaşığı miktarında yemek şifaya vesile olacaktır, inşaallah. F. E.) ve yüksek lif muhtevalı bir diyet uygulamak önemli. Bağırsak mikrobiyomuna (faydalı bakteriler) ve genel vücut enflamasyonuna (iltihaplanma) olumlu etkide bulunarak, virüse karşı hazırlıklı olmanıza ve yakalandığınızda da iyileşmenize katkı sağlıyor. Ayrıca çok önemli bazı takviyeler var. Elbette en önemlisi D vitamini. Yüksek dozda almak gerekebiliyor. İkinci sırada POLİFENOL takviyeleri geliyor. Ayrıca ZERDEÇAL’da bulunan KURKUMİN çok faydalı. İran ve Hindistan’da covid-19 sebebiyle, hastanede yatanlar üzerinde yapılan çalışmalarda, kurkumin’in faydaları net bir şekilde gözlendi. Birçok sebzede bulunan RESVERATROL de çok önemli. En çok siyah üzümde bulunuyor. YAŞLANMAYI GECİKTİRİCİ ve iltihap önleyici etkileri olduğu biliniyor. AVOKADO da yararlı bakterileri besliyor. (Çok faydalı olmakla beraber, pahalı olduğundan, herkes faydalanamamaktadır./F. E.) Bir başka yararlı polifenol ise KUERSETİN (Mor ve yeşil renkli sebze ve meyvelerde bulunur./F. E.) Önleyici tedavinin başlarında bunu kullanıyorum. 

Virüse maruz kalan kişilerde covid’in ilerlemesini engellemeye yardımcı oluyor. Üstelik hem anti-enflamatuar etkisi var hem de covid-19 komplikasyonlarından biri olan pıhtıya karşı koruyor. Bağırsaktaki bakterilerin daha dengeli olmasını sağlayan, belli probiyotikler var. Amacım bağırsaktaki immün cevabı harekete geçirip, virüsün sindirim yolunda bıraktığı bütün izleri silmek.

Vücudun ihtiyaç duyduğu enerjinin kaynağı, mikroskobik MİTOKONDRİ santrallerinden sağlanmaktadır. Dolaşım sistemindeki mitokondriler zarar görmüşse, damarlarımız covid-19 yüzünden ciddî hasarlara uğruyor. 

Bu yüzden özellikle yorgunluk ve kalp sorunu bulunan hastalarda, mitokondri tamirine çok önem veriyorum. Buna ek olarak OMEGA-3’ün yoğun bakımdaki covid hastalarına çok faydalı olduğu biliniyor.” 1

Bulaşıcı hastalıklardan korunmada kullanılan, profilaktik metotlardan en çok bilinen ve uygulananlarından birisi olan aşılama şeklidir. Organizmaya dışarıdan verilen etkinliği azaltılmış mikro-organizmaların aşı şeklinde vücuda enjekte edilerek, sağlanan pasif bağışıklık metoduyla sağlanır. Bazı enfeksiyon hastalıklarından korunmada, aşı uygulaması ile yüksek oranlarda faydalar sağlandığı bir gerçektir. Bunun yanında covid-19’dan korunmayı yalnız aşılanmaya endekslemek, eksik bir uygulama yoludur. “Aşıları, sorgusuz sualsiz kabul etmek çok tehlikeli olabilir. Bu işlerde sürekli inceleme gerekir. İlim böyle ister. Aşıların covid-19 kaynaklı ölümleri, hastalığın ciddiyetini ve hastaneye yatışları ciddî şekilde azalttığını söyleyebilirim, ancak sadece aşıya dayanan bir sağlık politikasının yeterli gelmeyeceği açık. 

Bazı araştırma verilerini inceledim. Ana fikir şu: SEBZE TÜKETİMİNİ YÜZDE 40 ARTTIRMAK, covid’i orta düzeyde veya ağır geçirmek yerine, hafif atlatma ihtimalinizi yüzde 72 arttırıyor. Eğer bunu yapabilen bir ilâç olsaydı, bütün dünyada manşetleri süslerdi.” 2

Bu bilgiler doğrultusunda, çeşitli sebeplerle zayıflayan bağışıklık sisteminin, organik desteklerle aktif hale getirilmesi, birçok enfeksiyon hastalığının yanı sıra, kronik hastalıklara karşı da organizmaya direnç kazandıracaktır. Bağışıklık sistemini zayıflatan, yoğun stres ve uyku düzensizliklerinin yaşandığı bir yaşama tarzının teslimiyet, duâ ve dergâh-ı İlâhiye istiğfar ve şükürle iltica ederek düzenlenmesine ve hıfz-ı İlâhî’ye iltica etmenin huzuruyla, İNAYET-İ ŞAFİ’nin rahmetine sığınmakla, huzur ve sükûna kavuşulabilecektir.

SAĞLICAKLA KALIN.

Kaynaklar:

1) 12-18 Kasım 2021 tarihli Oksijen Gazetesi.

2) Agg. Podcastler.