Tabiî ilimlerde her zaman mâhirane bir şekilde tekrarlayıp değiştirerek, kontrol etmek suretiyle plânlı müşahedelerde bulunma metodunu ilk defa Müslümanlar vücuda getirdiler. Böylece ilmî manada tecrübî kimyayı meydana getirdiler. İngiliz tarihçisi CUSTOM’un History of Medicines adlı eserinde belirttiği üzere: “Müslümanlar, tecrübî kimyayı, modern organik ve anorganik kimyanın keşifleri için lüzumlu bulunan seviyeye yükselttiler.” demektedir.
Tahsili ve özel mesuliyeti ile ilk çağlardaki ilâç satıcılarının çok üstünde bir itibara kavuşan eczacıyı Araplar meydana getirdiler. Müslümanlar, ilk resmî eczahaneleri daha sekizinci asrın sekseninci yılında, El-Mansûr’un hükümdarlığı zamanında kurdular. Bunu takiben hastahaneyi tam bir eczahane, Gundişapur’da da mevcut olduğu üzere bir tesisle donattılar. Sahra hastahaneleriyle beraber taşınan hususî sahra eczahanelerini vücuda getirdiler.
Bu gelişmelerde Müslüman eczacılığı ile tam ve kesin karşılaşma ve onu aynen benimseme Sicilya Adası’nda vukua geldi. Müslümanların burada 250 senelik hâkimiyetleri esnasında “Müslüman teşkilâtı ve mevzuatı”, Sicilya’da bir örf ve adet hukuku şeklinde yerleşmişti. Bununla da Müslüman sağlık teşkilâtı, doğrudan doğruya Batı’ya örnek oldu.”