"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Unutulmaz bir vali portresi

Feyzullah ERGÜN
11 Ekim 2020, Pazar
Orhan Güler Beyefendiye.

Unutulmaması gereken değerlerimizin arşivler arasında kaybedilmesi, ehl-i hamiyeti çok üzen acıklı bir durumdur. Bunları araştırıp ortaya çıkarmak da fikir dünyamızı aydınlatacağından, önem kazanmaktadır. Bunlardan birisi de, görevde bulunduğu dönemde hak ve adalet çizgisinden taviz vermeden, halkın yararına aldığı kararları cesaretle uygulayan, örnek valilerimizden birisi olan Ali Rıza Ceylan’ın hayat hikâyesi ile bulunduğu görevlerdeki örnek çalışmalarını, kısıtlı kaynaklara dayanarak, değerini ortaya koymamız, ertelenmesi mümkün olmayan bir görev duygusu ile değerli hatıralarını zihinlerde canlandırmaya gayret edeceğiz.

Ali Rıza Ceylan 1878 yılında altı kardeşin en büyüğü olarak, civanmert insanlar toprağı Maraş’ta dünyaya geldi. Eski Elbistan Mal Müdürü Ahmet Nuri Bey’in oğludur. Elbistan Rüştiyesi’nden orta, Halep İdadisi’nden lise öğrenimini başarıyla bitirdikten sonra, Mülkiye Mektebi’nde yüksek tahsilini 1903 yılında bitirmiştir. Birçok ilçede Kaymakamlık görevinde bulunduktan sonra “Meşrûtiyetin 1908 Temmuz’unda ilânıyla İttihat ve Terakki fırkası, hükümetin başına geçmiş, şiddetli bir partizanlık; devleti, milleti kasıp kavurmuştu. Dürüst bir insan olan Ali Rıza Bey, onların kanuna aykırı olan tekliflerini reddederek vicdanının ve adaletin buyruğunca davrandığı için, İttihad Terakki hükümetinin hoşuna gitmemişti. O zaman başlayan vazifeden alınmalar, hayatının sonuna kadar devam etmiştir. Ali Rıza Bey Vali olarak bulunduğu vilayetlerde kıyafetini değiştirerek “HAYRÛN NAS MEN YENFEÛN NAS” İnsanların hayırlısı, insanlara hayrı olandır, kutsal hadis’in buyruğuna uymayı baş ödev bilmiştir.” 1

 1915 yılında Van ve Bitlis vilayetleri Mektupçu’luklarına atandı. “Bitlis Mektupçusu iken, 1. Cihan Harbi içinde çarlık Rusya ordularının Bitlis’i işgali sırasında Ruslar’a esir düşerek Sibirya’ya sürüldü. 1917 Komünist ihtilâlinin patlaması ve komünist idarenin Brestliitovsk antlaşması ile harpten çekilmesi üzerine serbest bırakılıp, İstanbul’a geldi. 1918 yılında Adalar, 1919 yılında Mudanya Kaymakamlıklarına atandı. Mudanya Kaymakamı iken Millî Hükümet emrine girdi. Mutasarrıflığa terfi ettirilerek sırasıyla Erzincan, Artvin, Kars, Ardahan sancakları mutasarrıflığına atandı. Sancakların kaldırılması üzerine Ardahan Valiliğine, daha sonra Elaziz, Diyarbekir, Mersin ve Tokat Valiliklerinde bulundu. Görevleri sırasında bayındırlık faaliyetlerine ağırlık veren, temiz ahlâklı ve sakin bir hayatı ile çevresinde sevilen bir mülkî amir intibaı bırakmıştır. 1933 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Bazı kaynaklarda ise, emekli edilmiştir, şeklinde bilgiler mevcuttur. 1948 yılında İstanbul’da vefat etti.” 2 Bitlis’ten Rusya’ya sürgün edildiği kafilede, Üstâd Bediüzzaman Said Nursî ile birlikte uzun süre bulunduğu kuvvetle muhtemeldir. Sürgünlerin kayıtlarına ulaşılabildiğinde gerçek aydınlanabilecektir. 

Her ne kadar Devlet Şûrâsına dâvâ açmış, bunu da kazanmış ise de:

Yer demir gök bakır /İşin yoksa bağır babam bağır.

Ali Rıza Bey’in yaptığı işler hakkında biraz bilgi vermek yerinde olacaktır. 

Meselâ: Elazığ Valiliği’nde iken, Doğu ahalisinin batıda oturmalarını İsmet Paşa hükümeti istiyordu. Ali Rıza Bey, hükümete yazdığı şifreli telgrafta “Vilayetin sınırları içerisinde, batıda oturacak aile yoktur,” diye cevap vermiş ve bir tek kişiyi bile göçmen ettirmemiştir. 

Ahali heybelerle altın getirmiş, Vali Bey onlara darılmış, bir tek altın bile cebine indirmemiştir. Ardahan Valisi iken, hapishanede 6 lira olan yol vergisini vermedikleri bahanesi ile tutuklanan adamları, paralarını kendi kesesinden ödeyerek, hepsini kurtarmıştır. Merkez hapishanede yatacak mahkûm kalmadığından emrinizi bekliyorum, şeklinde yazdığı telgrafa da teşekkürle mukabele edilmiş, hapishanenin kapısına kocaman bir kilit asılmıştır. 

Bu vilayette bir de gizli emniyet teşkilâtı varmış. Bunların şefini bu vazifeden alıp, Adliye’de başka bir göreve tayin etmiş, “Birbirimize hafiyelik ettirecek bir teşkilâtın ben aleyhindeyim. Vilayetimde böyle bir kurulun lüzumu yoktur” diye yazması, onun ruhunun temizliğini gösterir.

1950 senesi Mayıs’ında memleket idaresinde değişme olduğu zaman, Ali Rıza Bey’in çocukları, bütün gazeteleri alarak Karaca Ahmed’in koyu selvileri altında ebedî uykusuna dalan Ali Rıza Bey’in kabrine götürmüşler. “Baba kalk, memleket çocukları zulmedenlerden öcünü aldı” diye gözyaşları arasında haykırmışlardır.” 3

Hayırlı ve faydalı işlere emek veren Ali Rıza Ceylan Bey’i Cenab-ı Hakk’ın (cc) geniş rahmetine emanet ediyoruz…

SAĞLICAKLA KALIN.

Dipnotlar:

1) Prof. Dr. Feridun Nafiz UZLUK, Toplu Makaleler, c. 1 s. 950 Türk Tarih Kurumu Yayınları 2017.

2) https://www.tokatgazetesi.com/tokat-valileri-v-ali-riza-ceylan/

3) Uzluk, Age. s. 952.

Okunma Sayısı: 3915
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı