Çok az insan meydana gelen olaylara farklı bakar. Bu bakışın sebebi genelde doğuştan olmakla beraber, insanların eğitimi ile de çok yakından ilgilidir. Bizim eğitim sistemimiz bilindiği gibi kötü örneklerden biri. Doğrusu sorgulayıcı olmak  ve her sunulanı hemen kabul etmemek. Yani kim söylemiş, kime söylemiş, hangi maksatla, hangi makamda söylemiş? Hakikati öğrenebilmek için bunları sorgulamak gerek.

Esas konuya girmezden evvel aşağıdaki örneğe dikkatinizi çekmek istiyorum. İki satıcının bilindik bir hikâyesi vardır. İşi ayakkabı satışı olan bir iş adamı, birinci satıcıyı Afrika’ya gönderir. Dönüşünde birinci der ki “Patron Afrika çok fakir bir yer, kimse ayakkabı giymiyor, bize orada ekmek yok”. İkinci satıcı gider ve dönüşünde der ki “Patron Afrika bir Cennet bizim için, kimsenin ayakkabısı yok.”

Bugünümüze gelecek olursak, dünyayı kasıp kavurun koronavirüsü artarak aldığı görevi yerine getirmeye devam ediyor ve dünya maddî manevî bir buhran geçiriyor. Gözle görülmeyen bu virüsün en büyük özelliği, bir arada bulunan kimselerde hızlı bir şekilde yayılması ile beraber, bir endişe, bir korku yayması. Görünmeyen düşmanımızdan korkuyoruz. Tıp otoriteleri virüsten daha çok korkunun zarar verdiğini söylüyor. Halbuki korku nedir? Hangi oranda korkulmalıdır, korkumuzu nasıl yeneriz? 

Kitle iletişim araçları, her gün ölen insanların sayılarını duyuruyor. Sayılar arttıkça insanların ölüm korkusu da artmakta. Halbuki ölümün mahiyeti, ölümün nimet oluşu, ebedî Cennet müjdesi, ölen çocukların Cennet kuşu olduğu tebşiri... On milyonlarca insan bizden bu müjdeleri bekliyor. Daha önce yaşadığımız depremler, sel baskınları ve yangınlar...

İnsanımızın maddî destek paketlerine olduğu kadar, belki MANEVÎ DESTEK PAKETLERİ’ne ihtiyacı var. Müftülükler, camiler bu konuda hizmet verecek yerler kapalı. Bir kaç kişinin dinî sohbeti bile yasak.

Şu şartlarda manevî destek hizmetlerini  okuyucularımızın en güzel şekilde yapabileceğini düşünüyorum. 

Risale-i Nur’dan sadece HASTALAR RİSALESİ’ni  bile okuyan kimse bu günkü manevî hastalıklarına tiryak bulacaktır.

Yukarıda verdiğimiz ayakkabı örneğinde olduğu gibi hizmetlerimizi tehir etme diye bir tercihimiz yok. Elimizde bulunan bu hakikatleri milyonlar bekliyor. 

İnsanî münasebetler arasında hediyeleşmenin yeri ayrı. Bugün bu vesileyi hizmete kanalize etmenin tam zamanı. Salgının neticesinde evde kalmaktan sıkılan kimseler hediyelerimizi baş göz üstüne kabul edeceklerdir. Paketimizde, bugünün psikolojisine uygun diğer kitaplarımız da olabilir.

Mü’min kardeşimize “insanların hayırlısı insanlara hizmet edendir” sorumluluğu ile hareket etmemiz gerekir.

Haberlerden öğrendiğimiz kadarı ile sokağa çıkma yasağı uzayacak gibi gözüküyor. Dolayısıyla bu destek paketlerine daha  fazla ihtiyaç olacak. Bizden iman Kur’ân hakikatlerini bekleyen çok kimse var. Psikolojik hastalıkların da çaresi iman hakikatlerinde.

Hepimizin elinde CEP TELEFONU var. Bu telefon çok güzel bir manevî bir destek paketi. Telefonu açıp hal hatır sorduktan sonra bu salgınla ilgili maddî manevî ihtiyaçlarını öğrenebiliriz. CEP TELEFONU İLE HİZMET PAKETİ. 

Başka bir paket ise içinde Hastalar Risalesi’nin de bulunduğu MANEVÎ DESTEK PAKETİ. Bu paketle ilgili iş bölümü şeklinde ortak hizmet edebiliriz.

Uçakların kalkmaması, gazete satan bayilerin kapanması dolayısıyla gazete iadesindeki artış. İADELERİ AZALTMA kampanyası gibi...

Teknoloji bütün hızı ile gelişiyor. Ülkemizde ve dünyada virüs meselesi ile görüyoruz ki, İzmir’deki evimizin bir odasından, İstanbul’daki sınıfta dersler yapılıyor, Amerika’daki gazeteci ile İstanbul’dan röportaj yapılabiliyor. Ülkemizde bir kısım holding gazeteleri internetten yayın yapıyor. 

Bizimde uzun zamandır  yeniasya e-gazetemiz var, e-gazete abone DESTEK KAMPANYASI da gündemimizde olmalı.

Yukarıda bahsettiğimiz destek kampanyalarının hiç olmazsa birinde birlikte yapabileceğimiz çok hizmet var. 

Bugün değilse ne zaman. Allah hepimizin şevk ve gayretini arttırsın.

Bu manevî hizmetleri yapmaya çalışırken, etrafımızdaki kimselerin maddî durumlarını öğrenip yardımcı  olmak ayrı bir vazifemiz.