İlahiyatçı öğretim üyesi Prof. Dr. İsmail Kara konuğuydu. Ruşen Çakır, Kara’ya virüse nasıl baktığını sorunca; “Daha önce ne insanlık, ne İslâm tarihinde yaşanmayan bir olay hakkında nasıl kanaat belirteyim, çünkü benzeri yok” şeklinde yorum yaptı.

Yaşadığımız şu günlerde daha önce hiç yaşanmamış felâketleri yaşıyoruz. Ülkemizde, 1980 ihtilâli, 17 Ağustos 1999 ve en yakın tarih Elazığ depremi yaşandı. Geriye bakınca aklımızda kalan, o dönemlerde yapılan ferdî ve toplu hizmetler, hayır faaliyetleri oluyor.

1980 ihtilâlinde yaptığımız mücadeleler, Yeni Asya’nın 470 gün kapatılması, tekrar farklı isimde çıkartılması, o zamanın diktatörleri ile yapılan mücadeleler... Meşhur 17 Ağustos Marmara Depremi’nde, “İlâhî ikaz” dediği için gazetemize verilen cezalar ve en yakın Elazığ depremi. Bu depremde şahit olduğumuz göz yaşartıcı yardımlaşma örnekleri. Bu güzel örneklerin içinde “biz de olabilmişsek ne mutlu bizlere, iyi ki bu hizmetin içinde bulunmuşuz” deyip mutlu olacağımız anlar var. Ömür boyu şükür ve sürur tabloları olarak duruyor.

Dolayısıyla virüsle yaşadığımız her anı güzel hatıralar ve güzel tablolarla ölümsüzleştirebiliriz. Olaylara olumlu ve olumsuz bakış açımız çok mühim. Olumsuz bakış açısı genelde gücümüzün üstündeki olaylarla meşgul olup adım adım kendimize zarar vermektedir. Panik, korku, endişenin de virüs kadar zarar verdiği yetkili ağızlar tarafından açıklanmaktadır. Korku, panik, endişe duygularını gerçek yönüyle tanıyan insan, bu duygulara teslim olmak yerine daha ziyade dar dairedeki ve mesul olduğu sorumluluklarla ilgilenir. Gücünün yetmediği ve sorumlu olmadığı şeylerle fazla meşgul olmaz. Sorumlu olduğu işleri yapar. Neticeyi Cenab-ı Hakk’a bırakır. 

Müslüman olarak insanların imanının kurtuluşu için çalışmayı ideal olarak benimsemiş insanlarız. Bugün dünya maddî ve manevî yangın yeri gibi. Böyle bir  durumunda bize düşen ne diye bir soralım. Elimizde birçok kimsenin sahip olamadığı çok büyük hakikatler var. Bilhassa bu virüs meselesiyle ihtiyaç daha da çok ortaya çıktı. Böyle durumlarda geç kalmak bize çok büyük sorumluluk yükler. 

Bu ihtiyaçtan dolayı Yeni Asya “EvdeKalTürkiye, e-gazeteni 1 ay ücretsiz oku” kampanyası başlattı. Peki, siz de bu hizmette yer almak ister misiniz? Elimizde cep telefonları var. Yüzlerce, hatta binlerce kişinin numaraları var. En tesirlisinin tek tek telefon yolu ile ulaşmak olduğunu düşünüyorum. Kendim Ramazan Ayının on beşine kadar 100 kişiye bu hizmeti ulaştırmayı planlamıştım. İlk günden yüzde yirmi neticeye ulaştım.

Yıllardır Medrese-i Yusufiye hizmetlerimiz için her Ramazan ayında “DÂVET” başlıklı kitap kampanyamızı duyurup destek için ilân ediyoruz. Sizlerden Allah razı olsun desteklerinizle bizlere güç veriyorsunuz. Sizlerin destekleriyle temin ettiğimiz paketleri Medrese-i Yusufiyelerden gelen isteklilere gönderiyoruz. Paketlerimizinden biri ÇOCUK PAKETİ. Cezaevlerinde bulunan kimseler çocukları için devamlı kitap istiyorlar. Ziyaretlerine gelen çocuklarına hediye ediyorlar. 

Mektubumuza geçiyoruz.

Değerli Yeni Asya Gazetesi yetkilisi; 

Öncelikle hayırlı çalışmalar dilerim.

İman hakikatlerini anlatan Risale-i Nur Külliyatı’nı okumak, fakat hem benim, hem ailemin bir geliri bulunmamaktadır.

Bu kitapları tarafıma ücretsiz olarak gönderebilirsiniz çok bahtiyar olurum. Binler selâmlar.

Son Gelen Mektuplardan