"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gönül insanı olmak

Halil ELİTOK
03 Kasım 2023, Cuma
Her tarafımız insanlar ile dolu. Ancak gönülleri fethedecek gönlü hoş, dili hoş, sohbeti hoş insanlar bize lazım. Gönül insanı olabilmek için, evliya ya da peygamber olmak şart değildir. Ancak gönül insanı olabilmek için, peygamber ve evliyaların beslendikleri kaynaktan beslenmek gerekir. Çünkü, onlar gerçekten gönülleri fethetmek için ömrü hayatlarını feda etmişlerdir. Hz MUHAMMED, HZ. YUSUF... HZ. MEVLANA, ÜSTAD BEDİÜZZAMAN, HACI BEKTAŞ VELİLER... ve daha niceleri.

Tek dertleri vardı. O da, insanları, hem bu dünyada hem de ebedi âlem de, mutlu olabilecek bir yol göstermekti.  İmanlarını kurtarmaktı. Bediüzzaman bu konuda şöyle ifade eder: “Ben cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim ahiretimi de.”[1]

Onlar, asla makam ve mevki kazanmak için yol göstermediler. Onlar tam tersine makam ve mevkiye gelince, insanlara nasıl davranması gerektiğini halleri ile gösterdiler. Bugün yeryüzünde, adalet duygusu yok oldu ise, haramzadeler ile doldu ise, gönül insanlarını örnek almadığımızın bir sonucudur. Kalp, kırmanın Kabe’yi yıkmaktan daha beter olduğunu bilseydik.

Gönül insanı;

-Muhabbet fedaisidir.

- Ahlâklı bir insandır.

- Merhametli bir insandır.

- Kul hakkına riayet eden bir insandır.

- Emin bir insandır.

- Elinden ve dilinden başkasının zarar görmediği insandır.

- Eliyle diliyle bir başkasını rencide etmeyen, incitmeyen insandır.

- Gönül kırmamaya özen gösteren insandır. Gönül kırmakla, Allah’ın nazar ettiği bir alanda - kalbde-yaralanma gerçekleşeceği endişesi taşıyan insandır.

- Zarif insandır. Davranışlarında kabalıktan kaçan insandır.

Buna mukabil, şefkatle beraber bulunmayan kişilik hallerinden de söz edilebilir. Mesela;

- Kibirle şefkatin yanyana bulunması mümkün değildir.

- Nefsaniyeti ön planda olan bir insan ile şefkat arasında derin uçurumlar vardır.

- Bencillik -enaniyet- hodgamlık da aynı manaya gelen kişilik zaaflarıdır ki, bunlar da insanla şefkat arasına aşılması güç mesafeler koyar.

- Katı kalbli, sert mizaçlı olmakla da şefkat kolay barışmaz.

- Merhametsizlikle şefkatsizlik de atbaşı gider.

- Kin ile şefkat de bir arada olmaz.

- Öfkenin içinden de şefkat çıkmaz.

Bu konuyu tarihi bir hadise ile perçinleyerek yazımı bitirmek istiyorum: Yavuz Sultan Selim Han’ın hayatı ne kadar câlib-i dikkattir. O; ömrü boyunca, bir elinde kılıç, bir elinde kalem, kalbinde de Allah korkusu ile yaşadı.

Böylece zaferlerine kaleminin, şiirinin yani gönlünün inceliği yansıdı da kendisini bir hâkim değil bir hâdim, yani hizmetçi olarak gördü. Nitekim 20 Şubat Cuma günü, Melik Müeyyed Camii’nde okunan hutbede hatibin kendisinden; “Hâkimü’l-Harameyni’ş-Şerîfeyn (iki şerefli belde olan Mekke ve Medine’nin hâkimi)” diye bahsetmesi üzerine derhâl hatibe müdahale ederek;

“Yok yok! Bilâkis Hâdimü’l-Harameyni’ş-Şerîfeyn (iki şerefli belde olan Mekke ve Medine’nin hizmetçisi!)” diye ağlayan kanlı gözlerle cevap verdi.

Ardından halıyı kaldırıp toprağa secde ile Rabbine şükretti. Hâdimü’l-Harameyni’ş-Şerîfeyn’liğini ifade etmek için de, sarığının üzerine süpürge biçiminde bir sorguç taktı.

[1]Tarihçe-i Hayat, s.543.

Okunma Sayısı: 2585
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı