California Üniversitesi’ne bağlı Bedari Kindness Enstitüsü’nde çalışan bir grup antropolog ve psikolog, “başkalarına iyi davranmanın” insan psikolojisi ve genel olarak insan sağlığına ne tür katkılar sağladığını araştırmışlar.
Araştırma sonucunda başkalarına karşı olabildiğince hoşgöürülü olmanın sağlığımız için faydalı olduğu hususunda görüş birliğine varmışlar. Hem maddî hem manevî açıdan faydalı olan bu davranış aslında bir hüner gerektiriyor. Karşınızdakinin bütün olumsuzluklarına rağmen ona karşı iyi davranmak hatta bu sebeple onu terk etmeyip kardeşliğini ve arkadaşlığını kuvvetlendirebilmek hüner işi.
Risale-i Nur’da ifade edildiği gibi “Asıl hüner, kardeşini fena gördüğü vakit onu terk etmek değil, belki daha ziyade uhuvvetini kuvvetleştirip ıslahına çalışmak, ehl-i sadâkatin şe’nidir.” (13. Şuâlar) Hakikatince, mesleğimizin kazandırdığı bu “asıl hüner” ile hareket etmek ve bu hüneri yitirmemek gerektir. Bu asıl hüneri kazanıp muhafaza edebilmek hem bizlere hem de içtimaî hayatta ki bütün insanlara maddî ve manevî saadeti getirecektir.
Nasıl ki böyle yapmak bir hüner ise bir kardeşimizi fena gördüğümüzde onun bu haline kızarak irtibatı kesmek, sırt dönmek, bir daha görmek ve görüşmek istememek de ciddî bir hünersizliktir. Kardeşine sıkı bir tesanüt ve kuvvetli bir uhuvvetle bağlı olan Nur Talebeleri böyle hünersizliklerden sakınırlar. Kardeşini fena gördüğünde ona daha sıkı bir irtibatla sarılırlar ve kardeşini kaybetmemek için ne gerekiyorsa onu yaparlar. Böyle bir hüneri kazanmakla birlikte onu ihlâs, muhabbet ve gayretle koruyarak tezyidine çalışırlar.