Hizmet-i imaniyede bulunan fertler şahs-ı manevinin vazifelendirmesi ile görevlerini yerine getirirler.
Şahs-ı manevî hangi vazifenin nasıl yapılacağına dair bütün tedbir ve kuralları belirler. Yol, yöntem ve hareket tarzını gösterir. Nasıl hareket edileceği, nereye kadar vazifeli olunduğu gibi bütün hususlara şahs-ı manevice karar verilir. Şahs-ı maneviyi dinlemeyerek “bu işi en iyi ben yaparım, bu iş bana aittir” gibi şahsî davranışların büyük zararları vardır. Böyle durumlarda hizmet-i Kur’âniyede fütur verecek şahsî hareketler meydana gelir. Şahsî hareketler ise birçok manevî mesuliyetleri boynumuza yükler. Onuncu Lem’a da yer alan Şamlı Hafız Tevfik’in şefkat tokadı meselemizi izah etmektedir:
“..Arabî hattı bulunmayan sair arkadaşlara tefevvuk edeceğim diye gururkârâne bir tavırda bulundum. Hattâ Üstadım yazıya ait bir tedbir bana söylediği vakit, “Bu iş bana aittir,” o vakit dedim. “Ben bunu biliyorum, ders almaya ihtiyacım yoktur” gibi mağrurâne söyledim. İşte bu hatama göre, fevkalâde, hiç hatıra gelmeyen bir tokat yedim. En az Arabî hattı olan bir kardeşime (Hüsrev’e) yetişemedim. Bizler bütün hayret ettik. Şimdi anladık ki, o bir tokattır.”
Şahsî hareketlerin şefkat tokadına sebep olduğu görülmektedir. Bu sebeple şahsî hareketleri terk edip şahs-ı maneviyi dinlemek elzemdir.