II. Abdülhamid’in Dolmabahçe Sarayı’ndan ayrıldıktan sonra yönetim merkezi olarak seçtiği ve otuz üç yılını geçirdiği Yıldız Sarayı hem bir yönetim merkezi hem de padişahın yaşama alanıydı.
Devletin idarî merkezi olarak yapılandırılan Yıldız Sarayı, Sultan II. Abdülhamid’in siyasî ve politik anlayışına paralel bir doğrultuda gelişim göstermiştir. Binaların mimarisinde yer verilen modern ve sade anlayış, her bir birimin ayrı binalarda yer alması, Dolmabahçe Sarayı’nın iç içe bürokratik yapısının aksine padişahı devletin mutlak hâkimi olarak ayrı bir yere koyan ve hükümdar ile memurlar arasındaki mesafeyi korumayı hedefleyen bir anlayışı yansıtmaktadır. Bu mimarî anlayış, bir anlamda Topkapı Sarayı’ndaki gelenek ile benzerlik göstermektedir. Sarayı çevreleyen yüksek duvarlar ise padişahı ve ailesini gelebilecek tehditlere karşı korumanın bir yolu olarak yorumlanmaktadır. (https://www.millisaraylar.gov.tr/saraylar/yildiz-sarayi)
Yukarıda özelliklerini paylaştığımız Yıldız Sarayı, bulunduğu dönemin siyasî düşünce ve icraatlarının faaliyete geçtiği ana merkezdir. Sorgulanan birçok siyasî kararın bu saray içinde alınmış olması “Yıldız Siyaseti” tabirini ortaya çıkarmıştır.
Sarayların kapalı ve ulaşılmaz yapısı içerisinde alınan siyasî kararlarda bir o kadar katı ve anlaşılmaz olmaktadır. Yönetenler ile halkı birleştirici mekânlar yerine kapalı bir kutu hükmündeki saraylar hâlâ yönetim merkezi olarak tercih edilmektedir. Saraylar sembolik özellikleriyle kullanılmamakta gün geçtikçe daha da ehemmiyetli hâle getirilmektedir. Bediüzzaman Said Nursî, saray siyasetlerinin ortaya çıkardığı menfilikleri düzeltme ve o zararları giderme gayretinde olmuştur. “Evet, Said Nursî İstanbul’a şûrezâr vilâyât-ı şarkiyenin maarifsizlikle öldürülmek istenen Yıldız siyasetlerine istikamet vermek azmiyle gelmişti.” (Divan-ı Harbi Örfi)
Saray siyasetlerinin istikametini kaybetmesi sebebiyle memlekette yaşanan sıkıntılar Said Nursî’yi vatan namına çok rahatsız etmişti. Büyük bir azimle bu zararları tamire girişmiş ve üzerine düşen vazifeyi yaparak yaşananlara sessiz kalmamıştı. Saray siyasetleri yerine halkın kendi hür iradesiyle ortaya koyacağı meşrû ve demokratik siyasetin hâkim olması en büyük hedefimiz olmalı.