Geçmişte laiklik adına dinî değerlerle –deyim yerinde ise– kavgalı olan, bir partinin bugün dinî inançlara saygılı olduğunu beyan etmesinden memnun mu olmalı yoksa birilerinin dediği gibi “İnanmayın bunlara...” mı demeliyiz?
Geçmişte her türlü hukuksuzluğa açık olan; tek adam rejimleriyle milleti canından bezdiren bir partinin, yıllar sonra demokrasiyi savunması ve parlamenter sistemini teklif etmesini hayra alamet bir faaliyet mi görmeli yoksa birilerinin dedikleri gibi “İnanmayın bunların söylediklerine…” deyip geçmeli miyiz? “Geçmişte bizim de hatalarımız, kusurlarımız oldu... Şimdi helalleşmek istiyoruz…” demelerine karşı bazı rakiplerinin, “Dönüp geçmişte yaptıklarına baksınlar” mı demeli? Yoksa ülkemiz ve milletimiz adına bu nedametleri hayra mı yormalı?
Hepsi bir tarafa… Dindar kimlikleriyle nam yapmış, dine ve bilhassa dindarlara hizmet edeceğini söyleyerek yola çıkmış mevcut iktidarın; “Risaleleri devlet basacak!” diye getirdikleri bandrol engellemeleriyle uzunca bir süre Nurların basımına ve neşrine engel olunmamış mıydı? Getirdikleri bu yasaklara son vermek için Yeni Asya’nın yürüttüğü hukuk mücadelesine destekte bulunan malum partinin Danıştay’da açtığı dava neticesinde Risale-i Nur’un serbestçe basımı ve neşri mümkün olmadı mı?
Yine sırf kendileri gibi düşünmeyip, inandığı ulvi davasından taviz vermeden, yapılan yanlışlara hakkın hatırı için karşı çıkıp doğruları söylemeye çalıştığından ötürü iki yılı aşkın bir süredir Yeni Asya’nın sesini kesmek için keyfî şekilde uyguladığı resmi ilan yasağını reva gören iktidarın bu hukuksuz uygulamasını mecliste protesto edilmesi doğru değil miydi? Keyfi ilan yasağını kınayanlara teşekkür gerekmez mi?
Üstad Bediüzzaman’ın, tek parti rejiminin kendisine yaptığı bütün zulümlerinden, haksızlıklarından, hukuksuzluklarından o partinin ancak yüzde beşinin sorumlu olduğunu söylediğini herkes okumuyor mu? Bu nedenle tamamına cephe almanın yanlış olacağını hesaba katarak; o partinin de ıslah olması için, yanlışlarından nedamet edip vazgeçmesi için, Hilmi Uran’a yazdığı bir mektupta önemli ikazlarda ve tavsiyelerde bulunduğu bilinmiyor mu?
Üstad’ın ülke menfaati için takındığı yapıcı yaklaşımını ve müspet tavırlarını dikkate alarak o partinin geçmişte yaptığı yanlışları değil; günümüzde dile getirdiği ve bizim de öteden beri savunduğumuz müspet fikirlerine, faydalı tercihlerine ve tavırlarına devam etmesi millet menfaatine olmaz mı? Doğruları dile getirenleri teşvik gerekmez mi?