İdareciler zaten yapmakla vazifeli oldukları işleri her fırsatta hem de köpürterek, sanki bir lütufmuş gibi lanse ediyorlar.
Övünerek yaptık dedikleri bütün işleri, fakir fukaralardan aldıkları vergilerle yapılmıyor mu?
Seçim meydanlarında “yapacağız, edeceğiz..” diyerek verdikleri sözleri kulak ardı ederek, milletin karşısına çıktıklarında da her hangi bir vatandaşın; ”Verdiğiniz sözlerden ne haber?” sorularına muhatap olunca öfkeli bir ses tonu ile” Bütün bu işleri hemen yapmak öyle bildiğiniz gibi kolay değil… Ne kadar sabırsızsınız! Elbette bir gün yaparız bu işleri” deyip işin içinden çıkıyorlar.
“Yapacağız, edeceğiz…” diye vaatlerde bulunduktan sonra sözlerinde durmayan birçok siyasinin bu çeşit milleti aldatmaya yönelik söz ve beyanları Üstad Bediüzzaman’ın; ”lisan-ı siyasette bazen lâfız mananın zıddıdır.” ”Söylenen her sözün kalbe girmesine yol vermeyin.” “Kimse demez ayranım ekşidir.” “Çok silik söz piyasada geziyor.” gibi yol gösterici ikaz ve tavsiyeleri çerçevesinde aldanmamak için her zaman dikkatli ve temkinli davranmak gerekir.
Siz hiç duydunuz mu herhangi bir siyasînin milletin karşısına açıkça çıkıp; "Yapacağım diye söz verdiğim şu şu işleri veya şu vaatlerimi maalesef bu güne kadar yapamadım. Bunun için kusuruma bakmayın” diyerek özür dilediğini.
Veya yaptığı herhangi bir işin yanlış olduğunun farkına varabilen ve işlediği bu hata ve yanlışlardan dolayı sebep olduğu maddî ve manevî zayiatlardan üzüntü duyarak milletten özür dileyebilen kaç tane siyasetçi gösterebiliriz?
Elbette sözünün eri olan, millete verdikleri söz ve vaatleri yerine getirmek için çalışan, çırpınan, güvenilir, dürüst siyasetçiler de yok değil. Ama şurası bir gerçek ki siyaseti meslek edinenlerin kahir ekseriyetinin öncelikli gayeleri rey devşirmek olunca bu yolda her türlü yerine getiremeyecekleri vaatlerde söz ve beyanlarda bulunurlar. Milleti aldatmaya yönelik yaptıkları bu hata ve yanlış işlerden dolayı herhangi bir mahcubiyet veya üzüntü duymadan yollarına devam edenler de çok maalesef.
Sonuç olarak Üstad Bediüzzaman’ın; insanların ekseriyetinin tahkik ehli olmadığına dair ikaz ve hatırlatmasının verdiği mesajı düşünmek icap eder. Tahkik ehli olmayanların varlığı ise, “aldatmakla iş gören” siyasîlerin işlerini kolaylaştırır.