Cumhuriyetin 86. yıldönümü, demokratikleş(eme)me sancılarının had safhaya ulaştığı ilginç bir ortamda idrak ediliyor. (...)
Düne kadar, stratejik kurumlardaki mevzi ve konumlarını halka karşı psikolojik savaş operasyonları gerçekleştirmek için kullanagelmiş olan cuntacı kadrolar için yeni bir devir başlıyor gibi: Tesbit ve teşhir edilip hesaba çekilme devri. Ama bu sürecin de çok dikkatli götürülmesi; statükonun, güç kendisindeyken, kafa yapısı gereği dikkate alma ihtiyacı duymadığı hukuk ve adalet ilkelerinden şaşılmaması ve ömrü haksızlıklarla geçmiş olanları dahi, durduk yere mağdur durumuna düşürebilecek yanlışlara düşülmemesi son derece hayatî bir önem arz ediyor.
Arınma mücadelesinin her an dikkat ve teyakkuzda olmayı gerektirip, en ufak bir zaaf ve gevşemeye tahammülü olmadığı da unutulmamalı. Statüko her ne kadar geri çekilme pozisyonunda ise de, elindeki mevzileri o kadar kolay teslim etmeyeceği, hezimetini pahalıya ödetmek için her yola başvurmaktan çekinmeyeceği gözardı edilmeyerek, buna göre hareket edilmeli. (...)
Yaşananlar, cumhurun söz sahibi olduğu yönetim biçimi olması gerekirken, cumhuriyet adı altında bir baskı rejiminin kurulduğunu 30’lu yıllardan itibaren “İstibdad-ı mutlaka cumhuriyet namı verilmiş” sözüyle dile getiren Bediüzzaman’ı teyid ediyor. Şimdi bundan kurtulma sancıları çekiyoruz.
Ama burada gözden kaçmaması gereken bir nokta: Statükonun, demokrasi görüntüsü altında farklı aktörlerle devamına izin verilmemeli. Bir taraftan statüko ile mücadele ediyor görünürken, diğer taraftan o statükonun sembollerine sahipleniliyorsa, ciddî bir sorun var demektir. “En hakikî Atatürkçü biziz” sözünü dilinden düşürmeyen ve hedeflerini “ilke ve devrimleri toplumun ortak paydası kılmak” olarak deklare eden iktidar partisi ileri gelenlerinin söylemleri, işte tam da bu problemi gözler önüne seriyor.
(...) Statükonun, içte tamamen tükenme noktasına gelen asıl dayanağını yeni payandalar ve sun’î teneffüslerle yaşatmaya çalışırken, İslam âlemine de model olarak götürme tezgâhı işlemez, ama bizde yol açtığı kronik sorunları oralara da taşır. Ama vebalini sorumluları da taşıyamaz.
(Yeni Asya, 29.10.09).