Bediüzzaman talebeleriyle birlikte tutuklu yargılandığı ve hukukî değil, vicdanla da ilgisi olmayan bir “vicdanî kanaat”le 11 ay hapis cezası aldığı Eskişehir Mahkemesindeki müdafaalarında şöyle bir ifade kullanıyor:
“Hâkim kendi müddeî (savcı) olsa, elbette ona şekva (şikâyet) edilmez.” (Tarihçe, s. 295)
Ve kararın haksızlığını yüzlerine çarpıyor:
“Entrikacıların çevirdikleri plan en ağır cezaya çarpacak bir hadiseye göre tertip edilmiş; halbuki en âdi bir adamın en âdi hırsızlığı gibi bir cezayı netice verdi. Bu, hikmetle iş görmek manasıyla hükümet namı verilen hiçbir hükümetin işi olamaz. Hukukumu kanun dairesinde istiyorum.” (age, s. 276-7)
13 yıl sonra yine talebeleriyle birlikte tutuklu yargılandığı, önce 20 aya mahkûm olup sonra bu kararın temyizde bozulduğu, ama mahkemenin işi uzatması sonucu hükmedilen ceza süresini içeride tamamlamak zorunda bırakıldığı Afyon Mahkemesindeki müdafaasında da şunu söylüyor Üstad:
“Hâkim kendisi müddeî olsa, elbette ‘Kimden kime şekva edeyim, ben dahi şaştım!’ benim gibi bîçarelere dedirtir.” (age, s. 481)
Ama adaletsiz mahkemelere bunları söylemekle beraber hukuku savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmeyen Üstad, meselâ Afyon Mahkemesinin Reisine “Seni kanunsuzluğunla mahkeme-i temyize, zulmünle mahkeme-i kübraya şikâyet ediyorum” diyor.
Ve mahkemenin onca savsaklamasına, işi uzatmasına, geciktirmesine, direnişine rağmen temyizin verdiği beraat kararıyla netice alıyor. Böylece bizlere de, engeller ne kadar çetin ve zorlu, karşı karşıya olduğumuz tablo ne kadar kasvetli ve karamsarlık verici olsa da, asla pes etmeden, tam tersine daha da artan bir kararlılıkla mücadeleye devam etmemiz gerektiği dersini ve mesajını veriyor.
Evet, bilhassa hak, hukuk ve adalet mücadelesi bazan çok uzun sürse, insanı fena halde yorsa ve yıpratsa da yılgınlık ve bezginliği kaldırmaz. Bu, insanlık tarihi kadar eski ve dünya durdukça devam edecek bir mücadele. Hayat imtihanının en zorlu ve çetrefilli fasıllarından biri. Kazanmanın şartları güçlü ve sarsılmaz bir iman, sabır, sebat, metanet.
Ki kazandırıp kazandırmamak Allah’ın takdiri; bize düşen görev o gayreti göstermek.
Kâbe yolundaki karınca misali...